CÖMERT EV SAHİBİ
Gözleri boncuk gibi…
Kaşları, sanki bahçeden taze toplanmış, minicik salatalıklar…
Kirpikleri o salatalığın içindeki minik çekirdekler gibi dizilmiş; tane tane, muntazam…
Ve her biri, keskin bir kılıç gibi gözün etrafını çerçeveliyor.
Bütün bunlar birleşince ortaya rengârenk bir rüzgâr gülü çıkıyor.
Duyan sanacak ki, sevdiğime şiir yazıyorum.
Hayır… Bu sözler, sevdiğim babaannemin bahçesindeki o koyun gözü çiçeğine.
Bir tanesi değil ki… Her biri başlı başına sanat eseri.
Bahçedeki sarmaşıklar mesela…
Sanki olgunlaşmış bir atın yelesi gibi rüzgârla dalgalanıyor.
Ya da genç bir delikanlının fışkıran gür saçları gibi, toprağın bağrından fırlamış.
O kadar canlılar ki, biraz daha hareket etseler, beni de kucaklayıp sımsıkı saracaklar gibi…
İnsanın aklı ermiyor bu sanat eserlerine.
Ben, bu güzellikleri görüp gönlüm ferahlasın diye gelirdim babaannemin köyüne.
Bir de şu naneler yok mu… Kendi parfümlerini kendi yapan mis kokulu hanımefendiler.
Yanına yaklaşıp “Sana bu parfümü kim yaptı?” diye sorası geliyor insanın.
O kokuyu içine çekince, yüzünde tatlı bir tebessüm beliriyor.
Derken içimden bir ses fısıldıyor:
“İşte bu… Hayatta şükretmek için başka bir sebep aramaya gerek yok.”
Ama aynı ses, hafif alaycı bir tonla devam ediyor:
“Emin misin? Bir de dön bak istersen… Bununla da mutlu olamıyorsun, peki ya bununla? Peki ya şununla?”
Ve saymaya başlıyor hayatın bitmeyen güzelliklerini.
Bir meyve ağacının dalından kopardığın sıcak bir kayısı…
Henüz yeni açmış beyaz çiçeklerin kokusu…
Gecenin sessizliğini yaran uzak köy köpeğinin havlaması…
Meyve ağaçlarından söz açılmışken…
Babaannem, misafir geldiğinde “Ne sever, ne yer, ne içer?” diye düşünürken,
Cömert ev sahibi, hiç düşünmeden cömertliğini sergiliyor.
Hiçbiri “Ne sever?” diye sormuyor,
Yaz geldiğinde, daha sofraya oturmadan,
o sevdiğim mis kokulu muzu ikram ediyor…
Ve daha saysam bitiremeyeceğim tatlar…
Rengi, kokusu, tadı ve görünüşüyle;
İnsana sunulan hediyelerin en güzelleri, değil mi?
Misafir ağırlamak kadar ağırlanmak da güzel şeymiş…
Ağırlanmak demişken,
Biz de burada ağırlanıp gidecektik ya…
Ne çok mutsuzluk savaşı verdik,
Etrafımız bu kadar mutluluk ve şükür sebebiyle doluyken.
Oysa hayat, bize verilenlerle, kısa bir süre oturup kalkmamızı bekliyordu.
Biz ise oturduk, ama kalkamadık.
Bazen fark etmek de zor geldi işte…
Mesela bir telefonum vardı; bozulmasın diye elimden geleni yaptım, bozuldu.
Sonra fark ettim ki, ondan daha iyi modelleri çıkmış.
Bir evimiz vardı; eski hatıralarımızla dolu…
Oradan çıkmak istemezdim ama bir gün mecbur kaldık.
Ve gördüm ki, daha iyi, bir yere taşınmıştık.
Dünyada şunu anladım:
Ne zaman “Bunu bırakmak istemiyorum” desem, karşıma hep daha iyisi çıktı…
Her iyinin daha iyisi vardı…
Gerçek soru şuydu?
Sen sana verilenle mutlu musun?
İnsan hakkını arar, ömrü yettiği kadar…
Eylemleri de bu isteği kovalar...
Oysa hak eden olmak, hakkını aramaktan daha değerli değil midir?
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
Günümüzde İnsanlar bu kadar imkan ile ne kadar mutsuzluk yaşıyor. Oysa ki olmayana değil olana şükretmek ne çok şeyi değiştirecek. Teşekkürler.
YanıtlaSilSen sana verilenle mutlu musun?
YanıtlaSilMutlu ol ki Şükrüne inanalım
YanıtlaSilEv sahibi çok cömert ama her misafirlik bir gün bitecek... Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilAllahım şükürl kullarından olmayı, bizlere nasip, eyel... İlaç gibi geldi bu, yazı bana
YanıtlaSilKaleminize sağlık
"Ne zaman “Bunu bırakmak istemiyorum” desem, karşıma hep daha iyisi çıktı… Her iyinin daha iyisi vardı…" İnsan verene güvendiğinde o zaman bunu anlayabiliyor gerçekten :) Emeklerinize sağlık...
YanıtlaSilNe kadar samimi ve içten bir yazı. İnsan okurken farkına varıyor ki mutlu olmak için çok şeye değil ama küçük ve teması olanlarla mutlu olabiliyor😊🍉
YanıtlaSilEllerinize sağlık 🎀 okuyunca sürekli mutlu olmayı hissediyor insan 💐
YanıtlaSilBütün bu güzellikler insanın biraz daha iyi olması için..Kıymetini bilmek dileğiyle..
YanıtlaSilGerçek soruyu doğru cevaplayanlardan olmak dileği ile...💫
YanıtlaSilpayına düşene razı olmak insanı huzurlu ve tebessümlü kılıyor.. Ne kadar güzel bir yazı, kaleminize sağlık💐
YanıtlaSilİnsan elindekinin ve gördüklerinin değerini kıymetini bilerek güzeli görüp algılayarak yaşadığın da sürekli bir mutluluk haliyle geziyor kendide güzelleşiyor.. ;)
YanıtlaSilMisafir ağırlamak kadar ağırlanmak da güzel şeymiş…
YanıtlaSilÇok istememize rağmen vazgecebildigimiz herşeyin hayat ödülünü gerçekten veriyor.
YanıtlaSilCömert ev sahibinin verdiklerinin her an farkında olmak ve layıkıyla teşekkürünü edebilmek dileğiyle... Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilbu dünyada misafir olduğumuzu bilmek, bildiğimizi idrak etmek ve verilenlere şükretmek... insanoğlu elindekini kendinin sanıp bırakmak istemeyince işler değişiyor ... öyle değil mi? kaleminize sağlık.
YanıtlaSilİnsan mutlu olmanın şükür ile ilişkisini anladığında gerçekten isler çözülüyor
YanıtlaSilHayatın bizden bekledini yerine getirmek dileğiyle… güzel yazı teşekkürler
YanıtlaSilNe kadar güzel içten bir yazı yüreğine sağlık yazanın devamı isterizzz :)
YanıtlaSilŞükür detaylarda gizli 🍁
YanıtlaSil💕💕
YanıtlaSil