ÜÇ YAPRAKLI YONCA
30 yıllık komşusu Neriman’ı böyle hüzünlü görmek Ömür
hanımı da üzdü.
Neriman hanım eşinin vefatından sonra çok zorluklar
yaşadı... Kolay mıydı üç çocukla tek başına kalmak?
Karşılaştığı problemlere çözüm ararken bu arayışlar onu
güçlendirdi. Kızlarıyla birlikte hayata tutunurken kaybını “kolum kanadım
kırıldı” diye ifade ederdi. Hayali, onların iyi bir eğitim alıp kimseye muhtaç
olmadan yaşamasıydı.
“Dünyanın bin bir türlü hali var. Kızlarım kendi ayakları
üzerinde dursun istiyorum.” derdi.
Bu amaçla gece gündüz çalıştı.
Ev temizlikleri, merdiven silmeler, paketleme işleri…
Ne iş bulduysa severek yaptı. Kızlarını özel hocalara
gönderdi, dershanelere kaydettirdi. Onlar iyi okullarda eğitim alsın istiyordu.
İstediğini de başardı. Kızları dereceyle mezun oldu...
Neriman Hanım çayından bir yudum aldı ve devam etti.
“Artık bana muhtaç değiller ama onlar için endişeleniyorum.”
Sesi yorgundu; bir annenin içinden süzülen sessiz bir
sızı gibiydi.
“Uzun zamandır düşünüyorum; çocukluklarını, genç kız
hallerini...
Üç Kız, Üç Yol
Büyük kızım Gülay, iktisat fakültesinden dereceyle mezun
oldu. Ardından uluslararası bir şirkette finans yöneticisi olarak işe başladı.
“Annemin çektiği sıkıntıları çekmek istemiyorum. Önce kendime bir ev alacağım.”
diyordu. Ben de “helal olsun kızıma, herkes gezerken o geleceğine yatırım
yapıyor” diyerek övünüyordum. Ancak sahip olduklarıyla yetinmedi. Sürekli aldığı
evin daha büyüğünü, arabanın son modelini istedi.
Ortanca kızım Nilay önce biyoloji okudu, ardından
öğretmenlik yaptı. Bir süre sonra “hemşire olmak istiyorum” diyerek yeniden
sınava hazırlandı. Evlendi, bir kızı oldu ama içindeki arayış hiç bitmedi. Bu
sefer de baş hemşire olmak için çabaladı. Her defasında farklı bir şey olma
isteği yüzünden hazırlanması gereken sınavlar bitmedi. Sınav hazırlıkları
sebebi ile eşini ve çocuğunu ihmal ettiği de oldu.
Küçük kızım Selinay da iyi bir okuldan mezun oldu, iş
hayatına atıldı. Okuldaki gibi iş hayatında da birçok arkadaş edindi. Herkesle
yakın olmak, çevresini genişletmek onu mutlu ederdi. Zamanla okul
arkadaşlarıyla yaptığı planlara iş arkadaşlarını da ekledi. Onları memnun etmek
için kendinden ödün verir, bazen de bundan zarar gördüğü de oldu.
Gülay’ın hırsı bitmek bilmezken, Nilay’ın arayışı
dinmiyor. En küçüğüm Selinay ise ait olma duygusunun peşinde.
Meslek sahibi olmaları başlı başına başarı ve mutluluk
değilmiş. Yeni fark ettim. Birinin sürekli sahip olma, diğerinin olma, öbürünün
de ait olma eğilimleri hep varmış meğer.”
Hayatta Dengeyi Bulmak
Pencereye doğru yürüdü. Gün batımının turuncuya çalan
ışığı, apartmanların arasından süzülüp yüzüne vurdu.
“Belki de annelik,” diye mırıldandı...
“...Üç yapraklı yoncayı ayakta tutabilmek için sevgi ile
beslerken dengede bir yaşam sürmelerine yön verebilmektir.”
İnsan hakkını arar, ömrü yettiği kadar…
Eylemleri de bu isteği kovalar...
Oysa hak eden olmak, hakkını aramaktan daha değerli değil midir?
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
Yorumlar
Yorum Gönder