HACI YATMAZ

HACI YATMAZ

Sabahın ilk ışıkları odasını aydınlatmaya başladığında Faruk Bey henüz birkaç saat uyuyabilmişti. Yine uykusuz bir sabahtı. Bugünlerde canını sıkan şey ise değerinin bilinmemesiydi.

Faruk Bey yıllardır emek verip çalıştığı iş yerinden haksızlığa uğrayarak çıkartılmıştı. O kadar çok emeği vardı ki bu firmada... Firmanın el değiştirmesiyle gelen yeni patronu kendi yakınlarını işe alabilmek için bazı kişilerin işine son vermişti. Maalesef Faruk Bey de o kişilerin arasındaydı. Kendisine bilgisinden dolayı saygı duyan yıllardır birlikte çalıştığı birçok iş arkadaşı da bu duruma şaşırmıştı.

HACI YATMAZ

Aynaya bakıp yüzünü yıkadı. İşe gitmiyordu ama erken kalkmak onun alışkanlığı olmuştu. Uykusuz kalsa bile erkenden kalkar kendini bir işe verirdi.

Bugün biraz bahçeyle ilgilenmeye karar verdi. Bir yandan toprağı temizlerken bir yandan da düşünüyordu: Ne yapacağım şimdi? Şehir dışında üniversite okuyan çocuklarının masrafı, evin giderleri, ihtiyaçlarını karşıladığı yaşlı annesi, okumasına destek olduğu yeğenleri… Ne çok da gideri vardı. “Hazıra dağ dayanmaz, bir gün birikimim eriyip gidecek.. Artık yas tutmayı bırakıp çözüm için arayışa girmeliyim.” Yılların getirdiği deneyimiyle yeni bir iş bulabilirdi. Hayat Faruk Bey’e şunu çok iyi öğretmişti: “Herkese bedelinin karşılığı muhakkak verilir.” Her ne kadar acı duysa da işler döner, doğru yere varırdı.

Faruk Bey yeni fideleri dikerken zihninde bir ışık yandı. Toprak kalınlaştıkça daha verimli oluyor, hangi tohum ekilse ürün veriyordu. Çok yağmur da yağsa, rüzgâr da olsa zarar görmüyor, aynı dirayette duruyordu. Sonra insan geldi aklına. İnsan da öyle değil miydi?

HACI YATMAZ

Bedelli olduğunda, sabırlı ve güçlü olduğunda yıkılmıyor, her düştüğünde tekrar kalkmaya çalışıyordu. Muhakkak çabalarının karşılığını buluyordu. Çocukken oynadığı hacı yatmaz geldi aklına…

Kendi durumuna benzetti ve istemsizce tebessüm etti. Doğaya bakınca huzur hissetmenin yanında bir de insan ondan deneyim transferi yapabiliyordu. Bakmasını bilmek gerekti sadece... O zaman artık ayağa kalkıp harekete geçmeliydi.

Bir aya kalmadan yeni bir işe yönetici olarak başlamıştı bile…. Gerçekten ayağa kalkmış ve adım atmıştı. Bunca yıllık çalışmasının karşılığını bu şekilde alabildi.

Faruk Bey’in durumu gibi, insan bir yere emek verdikçe güçlenir, ufak bir sarsıntıda yıkılmaz ve pes etmez olurdu. Zorluk yaşamak değildi mesele, önemli olan o zorlukta ne yaptığı, nasıl tepki verdiğiydi. Şikâyet mi ediyor, yoksa gelen zorluğu kabullenip çözüm mü arıyor?

“Tamam mı?” deyip vazgeçerek ümitsizliğe mi bırakıyordu kendini? Yoksa “devam mı?”  diyor ve toprak gibi kalınlaşıp güçlenmek için bu problemi bir basamak olarak aşıp gidiyor muydu?

Toprağı kalın olmayan bir bitki tutunamaz ya da en ufak bir zorlukta hemen devrilir. İnsan da ancak kendi yaptıklarına tutunabilir. İşte bunu yapabilmesi yere sağlam basmasına, harcadığı emeklerine, ter ve gözyaşlarına bağlıdır.  

Toprağın kalınlığı da içinde biriktirdikleriyle olur.

HACI YATMAZ

Senin toprağın nasıl bir toprak? Peki ya biriktirdiklerin… 




İnsan hakkını arar, ömrü yettiği kadar…

Eylemleri de bu isteği kovalar...

Oysa hak eden olmak, hakkını aramaktan daha değerli değil midir?

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. Toprağın kalınlığını bu kadar güzel anlattığınız için ve insanla ilişkilendirdiğiniz için teşekkür ederim 🌿 kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Senin toprağın nasıl bir toprak? 🌸
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  3. toprağın kalınlığı güçlenmemiz ile alakalı ama biriktirdiklerimiz geçmişten getirdiklerimiz de var mesela... toprak temizleniyorsa onlar da temizlenebilir demektir...

    YanıtlaSil
  4. Ben kendi toprağımı düşünmeye gidiyorum :)) Keyifli yazıydı

    YanıtlaSil
  5. İnsan emekle toprağını kalınlaştırıyor. Ne güzel anlatılmış.

    YanıtlaSil
  6. Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  7. "Toprağı kalın olmayan bir bitki tutunamaz ya da en ufak bir zorlukta hemen devrilir. İnsan da ancak kendi yaptıklarına tutunabilir. İşte bunu yapabilmesi yere sağlam basmasına, harcadığı emeklerine, ter ve gözyaşlarına bağlıdır. "

    YanıtlaSil
  8. Toprağı kalın olanlardan olmak dileğiyle…
    Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  9. Hayatımızdaki tüm rollerimizde kalın toprak olabilmek... Elinize sağlık çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  10. Güçlü ve kolay yıkılmayan, Kalın toprak gibi olabilmek dileğiyle.

    YanıtlaSil
  11. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  12. Toprağımızın kalınlığı kadar sabırlı oluruz… Derin bir toprak olmak ümidi ile…

    Kaleminize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  13. Zorluğu ilk yaşadığı an da vazgeçmek ister insan ama her sabredeşinde daha da güçlenir ve toprağı kalın olur 🌺

    YanıtlaSil
  14. Anlayabilen için ne güzel anlatılmış…
    Toprağını kalınlaştırmak aslında insanın öz meselesi olsa da farkında olan ne kadar da az…
    Kaleminize sağlık😊

    YanıtlaSil
  15. Her yapıp edilen mutlaka karşılık bulur.

    YanıtlaSil
  16. Kalın toprak, derin su olabilmek

    YanıtlaSil

Yorum Gönder