BAYRAM OLA BİR OLA
Osman her bayram geldiğinde dedesi Niyazi’den “Ahh nerde o eski bayramlar” sözlerini işitirdi. Bayrama bir hafta kala gecekondularının bahçesinde dedesiyle yakın arkadaşı Timur Amca sohbet ediyorlardı.
- Hatırlar mısın Timur? Köydeyken bayrama yakın gece gündüz
su taşırdık. Bayram günleri ev kalabalık olunca su yetmezdi. E bayram günü bizi
bulmak da ne mümkün. Ana babamız en güzel çarıkları elbiseleri o zaman bir kere
alırdı. Bayram gelince de bizi kim tutabilirdi hahaayt!
+ Hatırlamam mı Niyazi Ustam rahmetli annen bana sorardı
‘Niyazi nerde?’ Ben de görmediğimi söyler kaçardım.
- Ahh anneciğim ah, o
zaman hiç yaşlanmayacağımızı zannederdik. Sanki hep genç kalacağımızı…
+ Oysaki hayat geçici. Bunu yaşayarak öğrenmek daha acı.
Şimdiki gençlere bakıyorum da onlar bizden beter. Sanki bu dünyada daimî
kalacaklarmışçasına heder ediyorlar kendilerini.
- Bayram geldi
dayandı kapıya, sorsan beş tane evladım var. Hanım göçtü göçeli şu kızımın
kapısından başka kapı görmedim. O sağ olsun, torunum da hayırlı bir evlat olur
umuyorum...
Osman dedesiyle arkadaşını dinlerken düşünüyordu: “Sahi ya dedemin diğer çocukları nerede? Bayramda gelirler mi acaba? Sonuçta annemin kardeşleri değiller mi? Gelirler ya gelirler… Bayramda barışmak, birleşmek bereketli şeydir ne de olsa…”
O bir hafta da göz açıp kapayana kadar geçmişti. Bayram
sabahı Osman elini yüzünü yıkadı, abdest aldı, dedesinin peşine koştu.
“Dedeeee beni beklee!
Beni neden çağırmadın namaza, dedeee!”
Koştur koştur dedesinin paçasından tutuverdi. Herkes saf
haline gelmiş, seccadeler öne serilmiş, seccadesi olmayan en temiz kumaş
parçasını getirmiş ve namazda saf durmuştu. O sırada hoca;
“Safları sıklaştıralım.” diye uyardı ve namaza başladı.
Namaz bitince camide bayramlaşma faslına geçildi. Sonra da
kurbanı olanlar kurbanını kesmek için yola koyuldu. Osman da yardım için
dedesine yetişmek istiyordu ama hocanın “Safları sıklaştıralım” sözünün
anlamını merak etmişti. Yavaş yürüyen dedesine yaklaştı, beraber yürürlerken
sordu:
- Dede safları sıklaştıralım ne demek?
+ Çok şey demek ama kısacası ‘Bir olun da aranıza düşman
girmesin’ demek oğlum.
Osman’ın kafası karıştı. Nasıl yani, düşman ne arasın
namazda? Hem de bayramda…
- Dede düşman kim anlamadım ama... Zaten insanlar birleşince kuvvetli olurlar
ya. Hani bizim bahçedeki karıncalar gibi... Birisi yemek buluyor, birisi
parçalara ayırıyor, diğerleri taşıyor. Hepsi birlikte çalışıyor ve öyle var
olabiliyorlar. Yoksa bu kadar küçük varlıkların tek başına hayatta varlığını
sürdürmesi mümkün değil gibi geliyor bana.
+ Evet oğlum. Karınca gibi aklımız olsa bizi kimse
durduramaz. Her birleşen, bir araya
gelen, güçlenir. Kötü günde bir olmak belki daha kolay… Bir de bunu iyi günde
bayramda yapabilirsek ne mutlu bize... O zaman aramıza hiç düşman giremez.
- “ Hımm… Öyleyse
senin diğer çocukların bugün gelmeli ki bayramda safları sıklaştırabilelim.
Bayramda safları sık tutarsak normal zamanda da birleşiriz belki dede.
+ Ha ha ilahi küçük, aklınla bin yaşa… Gel elimi öp de bayram harçlığını yakala.”
Birleşen olabildiğimiz, safları sık tuttuğumuz bir bayram olması ümidiyle...
İyi bayramlar :)
Neden,
Sıradışı bir ilmin,
Sıradışı keyiflerin,
Sıradışı ortamın,
Sıradışı ilişkin,
Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?
Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?
Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?
Bayramlar hala eskide biz eski biz miyiz acaba?
YanıtlaSilİnsanlığa birey olmanın sözde öneminin pohpohlandığı bi dönemde “birleşen olmanın” gücünü anlatan güzel bir yazı. Kaleminize sağlık!
YanıtlaSilAhh kalbim 🌹çok güzeldi yüreğinize sağlık 💐❤
YanıtlaSil