“Süt kovası”
Bir süredir günlük tutuyordu ve okulda işlerini bitirip oturduğu bir gün yeni bir sayfa açıp yazmaya başladı.
Adım Zehra, küçük bir köyde öğretmenlik yapıyorum.
Öğrencilerimin yanı sıra köylüler de öğrencim gibi bana danışır oldu. Bu hem
beni mutlu ediyor hem de korkutuyor. Ya yanlış bilgi verirsem?
Ya benim yüzümden bir sorun çıkarsa? Bu düşüncelerle
zihnim iyice karışıyor. Danışılan veya birilerini yetiştiren biri olmak büyük
sorumluluk öyle değil mi? Bana emanet edilen çocuklara ilk yazıp çizecekleri
kelimeleri öğretmek, hayata hazırlamak, farkındalığı yüksek ve kendini
geliştiren, toparlanan kişiler haline getirme görevi hem heyecanlandırıyor, bir
taraftan da kendileri için iyi şeyler yapmaya onları nasıl ikna edeceğim diye
kara kara düşünüyorum…
Sonuçta hayatımızda birçok önemli karar alırız. Bu
kararları alırken hatayı minimuma indirmek için de iyi düşünüp çaba sarf
ederiz. Ağır bir yükü kaldırabilmek için kaslarımızı çalıştırmamız gibi. Nasıl
o kas gücü bizde yoksa o ağırlığı kaldıramıyoruz, dolayısıyla alacağımız karar
ne kadar önemli ise düşüncemiz de o kadar detaylı olmalı.
Hayatımızın içerisinde bizim için önemli insanlar var. Bu
nedenle ve onlarla her gün yeni bir oluşun içindeyiz. Çocuğumuzda, eşimizde
veya işimizde, bir hata görünce düzeltmeye çalışırız. İyi olsun, mutlu olsun,
her şey tıkır tıkır işlesin isteriz. Bunu yaparken de sanki karşımızdakini
değiştirebilme yetkimiz varmış gibi davranırız, konuşur dururuz. Biz
söyleyince, uyarınca, bağırınca düzelecek zannederiz. Hiç öyle olmaz, hatta
bizim olmadığımız yerde işler yine başa döner. Bir sihirli değnek olsa ve herkesi
düzeltse diye düşünürüz…
Ah işte o sihirli değnek bende yok. Türlü türlü şeyler yapıyorum ama yine de arpa yolu boy alamadığım çok an oluyor. Bir çarpım tablosunu bile zar zor öğretiyorum. İnsan bazen kendi çocuğuna söz geçiremezken onca çocuğu nasıl iyiliğe, daha çok öğrenmeye ikna edeceğim acaba?
Yazdıklarını düşünürken söylene söylene eve doğru yürüyordu
ki öğrencisi Mert’i gördü. Babaannesiyle birlikte koyunları sağmaya gidiyordu.
Mert’in elinde küçük bir kova vardı. Bunun içine ne kadar süt girebilir ki diye
düşünüp: “Keşke daha büyük bir şey alsaydın yanına Mert’cim.” diye ekledi.
Babaannesi Zeliha teyze ise, “Mert oğlum şimdilik bunu götürüver, babaannen
bilememiş bunu alıvermiş, hadi yavrum” diyerek onu önden yolladıktan sonra
Zehra’ya yanaşıp “Örtmen Hanım kızım, doğru deyiverdin büyük olsa daha çok olur
ama Mert oğlum daha yeni yeni süt sağmaya başladı. Önce bunu dökmeden eve
yetiştirsin ki heveslensin, görsün ki yapabiliyor, böyle böyle güçlenecek
kınalı kuzum benim. Hadi gel, çay demlediydim, içelim bir bardak?”
Zeliha teyzenin söylediklerinden hem etkilenmiş hem de biraz
utanmıştı. Bir süt kovası nelere kadirdi. Teklifi reddetmek de olmazdı tabii. Bakalım
Zehra teyze ona daha neler söyleyecekti?
Devam edecek...
Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır...
İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder...
Dolasıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur...
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
basiti önemsemek dedikleri şey bu olsa gerek.... Azı küçümsememek... ah bir bunu hayatıma alabilsem daha ne isterim.
YanıtlaSilEski insanları daha iyi dinlememiz gerekiyor sonra da yeniyle harmanlayıp öyle devam etmek…
YanıtlaSilufak ufak yapacaklarımıza bir başlasak aslında kimsenin sihirli değneğine ihtiyacımız yok... elinize sağlık
YanıtlaSilGüçleneceğiz 🌸
YanıtlaSilYetiştirmek ile büyütmek arasındaki fark üzerinde düşünülmesi gereken güzel bi yazı🌷
YanıtlaSilİnsan bu hayatta hem öğretmen hem de öğrenciyiz...
YanıtlaSilbir anda bir şeyi yapar hale gelmez insan ama karşısından hemen ister hale gelebiliyor... biraz zaman tanımak, güçlenmesine izin vermek ne güzel olur...
YanıtlaSilher şeyi düzeltmeye çalışan ben aynı "daha büyük kaba koysaydın" diyen sesimi duydum sanki... kendimi düzeltmek zor olduğu için başkalarına söylemek daha kolay geliyor olabilir mi?
YanıtlaSilÇok güzel yerlere değinilmiş…
YanıtlaSilKaleminize sağlı... k 🍀
"Nasıl o kas gücü bizde yoksa o ağırlığı kaldıramıyoruz, dolayısıyla alacağımız karar ne kadar önemli ise düşüncemiz de o kadar detaylı olmalı."
YanıtlaSilAz aslında çoktur...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilHayat mesajlarla dolu okuyabilirsek bize sürecimizi destekleyecek stratejiler duyrulacak gösterilecektir.
YanıtlaSildevamını heyecanla bekliyoruz...kleminize sağlık...
YanıtlaSil"Alacağımız karar ne kadar önemli ise düşüncemiz de o kadar detaylı olmalı...
YanıtlaSil
YanıtlaSilİnsanın hayatta yaşadığı küçük olaylar, büyük sorularına cevap olabilir…
Yazının devamını bekliyoruz, teşekkürler :)
Basiti önemsemek... Metaforal bir aktarımla ne güzel kaleme alınmış...:) Devamını merakla bekliyor insan...
YanıtlaSilKaleminizin gerçeği yazmasını RAB bim daim etsin...🤍
Devamını bekliyoruz keyifle 🥰
YanıtlaSilÖğretmenlik ne kıymetli! Öğrenmeye devam eden öğretmen ise bambaşka bir kıymet. Bakalım Zehra öğretmen Mert’in babaannesinden neler öğrenecek… kaleminize sağlık.
YanıtlaSil