SIRASIYLA
Büyük
bir şiddetle esen rüzgâr, sanki her tarafı yakıp yıkmak istiyor gibiydi. Kapalı
camların ardından gelen sesi zaman zaman yürek hoplatıyordu. Serpil, tedirgin
adımlarla cam kenarına doğru yaklaştı ve perdeyi araladı. Gündüz vakti olmasına
rağmen hava akşam gibi kararmıştı. Korku filmlerini andıran bu görüntü biraz
sonra korkunç bir şey olacağını hissettiriyordu. Koltuğun üzerinde duran şalına
sımsıkı sarıldı ve doğanın bu hırçın tavırlarını izlemeye devam etti.
Ağaçların dalları yere değiyor, yerdeki her şey göğe savruluyordu. Yollar, sararmış yapraklarla ve küçük dal parçalarıyla dolmuştu. Bu görüntü sanki dallara birisi zarar vermiş gibi hissettiriyordu. Serpil, endişeli ve biraz da karamsar bir ifade ile koltuğa doğru yöneldi.
Anneannesinin
mis gibi ıhlamur kokusunu içine çekti. Tam mutfağa gitmeye niyetlenmişti ki
anneannesi “Al bakalım.” diye uzattı ıhlamur fincanını. Cam kenarından dışarıyı
izleme sırası anneannesindeydi şimdi. Arkasını dönmüş, düşünceli düşünceli
izliyordu sokağının her bir karışını.
-
“Rahmetli annem poyraz rüzgarları ağaçları canlandırsın, hastalıklardan
temizlesin diye gelir derdi.”
+
Poyraz olduğunu nereden anladın ki anneanneciğim?
- Eee her şeyin bir zamanı var evladım. İşte bu zaman da poyraz rüzgarının zamanı. Poyraz ortalığı birbirine katsa da giderken yeri göğü tertemiz yapar öyle gider. Ağaçları sararmış yapraklardan, hastalanmış ve kurumuş dallardan temizler. Sonra artık lodos zamanı gelir. Lodos rüzgarları da doğayı süslemek için gelir. Poyrazla canlanan doğa, lodosla gelinlik kız gibi canlı, rengarenk çiçeklerle bezenir. Poyraz rüzgârı nişan öncesi temizlik gibidir.
Anneannesinin
yüzünde kocaman tebessümle, masal gibi tatlı tatlı anlattığı bu doğa olayı,
Serpil’i derinden etkilemişti. Doğada muhteşem bir dizayn, muhteşem bir döngü
vardı. Poyrazın uğultusuyla kafasında dönen düşünceler onu uyutmadı. Serpil
içinden kaç kez tekrarladığını hatırlamıyordu bile. “Yaratılanların ihtiyacı zamanı
geldiğinde gerçekleşir …”
Peki,
insan neden bu kadar müdahale etmeye çalışıyordu?
İnsanı
bu aceleciliğe ve zorbalığa iten şey ne olabilirdi?
Neden
zamansız istiyordu meyveyi, sebzeyi ya da çiçeği…
Vakti
gelmeden bir an önce olsun istedikleri…
Vakti
geldiği için olanları erken diye kabullenememesi…
Birisine erken, diğerine geç derken neredeyse tüm zamanını ziyan etmesi…
İnsana
en büyük zararı kendisinin veriyor olması gerçeği, yüreğinde derin bir sızı
hissettirdi.
Meğer insan toprağa, doğaya, komşusuna, çalışanına, arkadaşına, eşine ya da çocuğuna zorbalık yaparken en çok da kendisine zorbalık yaptığını göremez olmuş. Yapıp ettiği her şeyin doğadaki muhteşem döngü ile kendisine geri döndüğünü fark etmez olmuş.
Toprağa
zarar verip kirletildiğinde ondan alacağımız ürünün kalitesi değiştiği gibi,
karşısındakine zarar veren insanın hayattan alacağı keyif aynı kalabilir
mi?
Peki,
haksızlık yapan ya da haksızlığa uğrayan kişi onun karşılığını almayacak
olabilir mi?
Rüzgârların bile zamanını düşünen bu muhteşem düzen, bizi ya da başka birilerini unutur mu?
Tıpkı
doğanın düzeninden rahatsız olup onu keyfine göre değiştirmeye çalıştığında
dengelerin bozulması gibi... Olan şeylerden tatmin olmayan insan da bozulmaya
başlıyordu.
Doğada her şey olması gerektiği gibi işlerken, insan nasıl da mücadele ediyordu olmazlar için… Kendisine verileni hemen beğenmeyen ama uzun uğraşlar sonucu elde ettiğini de az sonra beğenmeyecek hale gelen insan için bir çözüm yok mu? Peki ya bu çözümlerden bazıları yaratılanlarda saklanıyor olamaz mı?
Kim
bilir bir gün, yenileyip ayağa kaldıracak bir poyraz rüzgarı hayatımızda esmez
mi?
Neden,
Sıradışı bir ilmin,
Sıradışı keyiflerin,
Sıradışı ortamın,
Sıradışı ilişkin,
Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?
Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?
Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?
Emeğinize sağlık…insanın kendi kendine nasıl da zulüm ettiğini çok güzel bir şekilde anlattığınız için teşekkürler…
YanıtlaSilsanki poyrazın sertliği bize merhametinden Rabbimizin... ne güzel oldu bu yazı...
YanıtlaSilaceleci olma, sabret ve sadece doğru sebepleri oluştur... sonuçlara odaklanma... demesi kolay da yapması zor ........... ama bin kere yeniden başlamaya değer.
YanıtlaSilYaratılanların ihtiyacı zamanı geldiğinde gerçekleşir …” 💫
YanıtlaSilKaleminize sağlık.. Çok, güzel bir yazı
YanıtlaSilElinize sağlık çok güzel
YanıtlaSilİnsanoğlunun aceleciliği, zorbalığı…
YanıtlaSilAslında yalnızca kendisine yapıyor.
Oysa biraz teslim olabilsek, zaten her şey olması gerektiği gibi olacak…
Olan her şey de olması gerektiği için oldu…
Emeğinize sağlık😊
İnsanı bu kadar aceleci ve zorba yapan neydi…
YanıtlaSilNeden zamansız sahip olmak istiyordu ulaşamadıklarına…
Yazınız için teşekkürler 🍀