Başarı Tesadüf mü?
Açılışa sayılı günler kalmışken, zamanın daralması ile birlikte üst üste gelen aksilikler Selim’in canını sıkmaya başladı. Özenle seçtiği avize kargoda gelirken kırılmış, usta seramikleri döşerken yönünü yanlış yapmıştı. Mimar ise hiç oralı değildi. “Usta tekrar döşer ama seramikleri yeniden almamız gerekiyor.” deyince içinden başka şeyler geçse de sadece yumruğunu sıkmakla yetinmişti. Aylar öncesinden anlaştığı aşçı ise şimdi çalışamayacağının haberini vermişti. Her şey bu kadar mı üst üste gelirdi…
Bir anda her şeyi bırakıp gitme
isteği uyandı. “Bırakıp gitmek yok ama biraz bu kaosun dışına çıkıp sakinleşmeliyim.”
diye düşündü. Yoksa bu durumda doğru karar vermesi pek olası gözükmüyordu... O
sırada terzi randevusu aklına geldi. Şimdi bunun sırası değildi ama biraz
uzaklaşmak için iyi gelecekti...
Terzi dükkânından girince kendini
biraz daha rahatlamış hissetti. Terzi Ali müşterisinin yüzündeki gerginlikten
durumunu anlamıştı. Selim “Prova için
geldim.” dediğinde “Hoş geldiniz… Kıyafetinizi şimdi getireceğiz, buyurun
oturun isterseniz çocuklar bir yorgunluk kahvesi yapsınlar.” dedi. Selim biraz
soluklanacağı düşüncesi ile daveti hemen kabul etti. Yakınındaki ilk koltuğa
kendini bırakıverdi.
O sırada etrafı incelemeye
koyuldu. Bunu daha önce hiç yapmadığından her detayı inceliyordu. O sırada
arkada bir koşuşturma vardı. Kaç gündür olumsuzluklarla uğraşan Selim, Terzi
Ali’nin problemlerle nasıl başa çıktığını da gözlemlemek istiyordu. Arka planda
bir şeyler ters gitse de Ali Bey sakinlikle gelip onu prova odasına çağırdı.
Selim içinden mesleğe nasıl başlamıştı acaba diye düşünürken merakı gittikçe
artıyordu. Bunca yıldır devam ettirmesindeki motivasyonu nereden buluyordu?
Bu kadar iyi müşteri portföyü
varken, neden daha lüks bir semte taşınmıyordu? Aklını kurcalayan soruların
arasından sıyrılarak, “Ali usta neden bu
mesleği seçtiniz?” deyiverdi…
Ali Terzi de sanki bu soruyu
bekliyormuş gibi hemen anlatmaya başladı. “Nedenini bilmiyorum ama çocukluktan
gelen bir isteğimdi. Sonra anne babama söylemiştim. Madem istiyorsun yaz
tatilinde mahalledeki terzinin yanında çalış demişlerdi. Bir de ustaya
tembihlemişlerdi, biraz zorlasın da ben de
bu isteğimden vazgeçeyim diye. Usta beni zorluyordu zorlamasına ama ben pek
oralı değildim. Ne kadar zorlarsa ben o kadar keyif alıyordum. Verilen görevi
yapmanın değişik bir tadı vardı. Yapamayınca ustadan yediğin azarın da… Sonrasında da ailem beni terzilik konusunda
eğitim alacağım bir okula yazdırmışlardı. Tatillerde çalışmaya devam ettim, ustam
iyi bir terziydi, okulda öğrendiğimden daha çok şey öğreniyordum onun yanında. Ustam
aynı zamanda müşteri ilişkilerini de öğretiyordu. Onun için müşterisi çok
kıymetli idi… Bana derdi ki; Müşterin yoksa bir anlamın yok. O yüzden iyi
gözlem yapman gerekir, onları hoşnut etmen senin vazifen. Öğrendim bitti değil
değişen modayı da takip etmelisin. Bugünkü başarım varsa çoğunu ustamın bana
öğrettiklerine borçluyum. Bendeki bu azmi gören annem babam bir atölye açalım dediler.
Onların parasıyla değil, kendi emeğimle açmayı istemedim dükkanımı. Ustamın
vefatından sonra, bir yerde çalışmaya başladım. İlk maaşımla ikinci el bir
dikiş makinası aldım. Evde onunla ek iş yapmaya başladım. Biraz daha para
biriktirince küçük bir dükkân kiraladım artık kendi işim vardı. Zaman ilerleyip
müşterilerim artınca buraya geçtim. Hem ustama sözüm vardı, hep derdi ki; Öğrendiklerini
bir başkasına öğretmelisin. İnsanı en kıymetli yapan şey bir başkasının da
başarısına vesile olmaktır. Ben de ustama sözümü tutmaya çalışıyorum. Burası biraz
da küçük bir okul gibi olsun istedim... Yanımda çalışanların kendi yerlerini
açması beni en çok mutlu eden şey…”
Ali terzi birden durakladı; “Sen bana ne sordun ben ne anlattım. Kusura bakma biraz gevezeliğim tuttu.” Selim halinden memnun “Ne demek… Öyle güzel anlatıyorsunuz ki ben de sizinle beraber yaşadım sanki.”
O sırada takım elbisesi de
gelmişti. Selim istemeye istemeye giyinme odasının yolunu tuttu. Bu sohbeti
nasıl uzatabilirim diye düşünüyorken, bir taraftan da kendi öyküsü ile Ali
terziyi kıyaslamaya başladı. Onun hikayesi ise tam tersi gibiydi. Herkesin
öyküsü aynı olmayabilir diye düşündü. Takım elbise üzerine çok iyi oturmuştu.
Memnuniyetle aynanın önüne doğru yürüdü. Ali terziye teşekkür ediyordu ki, Terzi
Ali genci işaret ederek; “Bana değil Cengiz’e teşekkür et. Senin takımı o
dikti.” Selim daha hayretle Cengiz’e
teşekkür etti... Cengiz takım elbiseyi paketlemek üzere gidince Selim, Ali
terziye dönüp “Sizin gibi bir usta olmayı isterdim.” dedi. Ali terzi de mütevazi
bir gülüşle “Neden olmasın? İnsan ne istediğini bilip ve doğru çabayı ortaya
koyunca her şey mümkün. ” diye cevap verdi.
Selim ofisine doğru yol alırken
yaşadıklarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyordu. Bir yerlerde
yanlış giden bir şeyler vardı. Mutlaka yaptığı doğruları da vardı ama artık
avizeden daha önemli bir meselesinin olduğunu anlamıştı. Başarılı gördüğü
birkaç kişi ile de görüşmeye karar verdi. Sonuçta hiçbir başarı tesadüf
olamazdı öyle değil mi?
Milyarlarca insan içinde, ‘bir’ kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını, o ‘bir’ kişiye sorun!
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
Her lise gencine okutulması ve üzerine düşünülmesi gereken bir yazı olmuş, Allah razı olsun.
YanıtlaSilustanın önemi ve azmin zaferi...
YanıtlaSilusta öğretici bir içerik olmuş... kimden öğreneceğimiz belli. ustayı seçmek ve ona sebad etmek. kıymetli bir yazı olmuş. Teşekkürler
YanıtlaSilKaleminize sağlık💕
YanıtlaSilBaşarıya ulaşmak için insan çaba sarf etmeli. Çok güzel bir yazı. Elinize sağlık
YanıtlaSilHem yetişiyorsun hem de yetiştiriyorsun. Başarının arkasındaki temel yapı taşlarından biri de bu olsa gerek. Günümüzde ne kadar bunu uyguluyoruz? üzerinde düşünülmesi gereken bir konu..
YanıtlaSilHiç bir başarı tesadüf olamaz, tabi başarısızlık da..
YanıtlaSilFark edebilmek, ders çıkarmak duasıyla.. Kaleminize sağlık 🌸
Yine insanı motive edenn bir yazı çook teşekkürler :))
YanıtlaSilGerçek başarıyi yaşamak ümidimiz hep varolsun
YanıtlaSilElinize sağlık , benimde okudukça okuyasım ve bitmesin istediğim bir yazı olmuş. Bedel insanın şifasıdır. Ne kadar ekmek o kadar köfte derler. Buda ödediği bedellerin sonucu.
YanıtlaSil“ Öğrendiklerini bir başkasına öğretmelisin. İnsanı en kıymetli yapan şey bir başkasının da başarısına vesile olmaktır. ”
YanıtlaSilKaleminize sağlık…
Başarının zannettiğimiz görünür nesnelere veya imkanlara değil, ne istediğini bilmeye ve çabaya bağlı olduğunu anlatan önemli bir yazı. Kaleminize sağlık!
YanıtlaSilOkuması keyifli bir yazıydı, teşekkürler :)
YanıtlaSilÖyle…
YanıtlaSilElimiz cebimizde başarı merdivenlerini çıkamıyoruz 🙃
YanıtlaSilSebepten bağımsız olmuyor hiçbir sonuç
YanıtlaSilmarifetlenme önceliğini ne zaman bozduk ve pakete bakar olduk acaba...
YanıtlaSilmarifetlenme önceliğini ne zaman bozduk ve pakete bakar olduk acaba...
YanıtlaSil