PAMUK TARLASI

PAMUK TARLASI

Ahmet Bey 40 senedir babasından kalma pamuk tarlalarını idare ediyordu. Kendisi Gaziantep de ailesiyle birlikte oturuyor, pamuk tarlaları için nisan ayı itibariyle her ay Adana’ya gidip geliyordu. Şimdiye kadar tarlalarla ilgili bir problem yaşamamışlardı.  Ailesinin son dönemlerde tüketim istekleri arttığından daha da fazla ekim yapması için onu sıkıştırıyorlardı. Ancak Ahmet tarlaların yeterli olduğunu ve daha fazla oldukça işinin zorlaşacağını bildiği için topraklara müdahale etmiyordu.

PAMUK TARLASI

2 sene sonra Ahmet vefat etti ve tarlalar üç çocuğunu ve eşine kaldı. Çocuklar şimdiye kadar tarlalara en fazla bir ya da iki kere gittikleri için pamuk yetiştirmekle ilgili olan sürece de hiç hâkim değillerdi.  Büyük erkek çocuk tarlaların başına geçti ve pamuk yetiştiriciliği için kolları sıvadı. Kendi işi başka bir alanda olmasına rağmen pamuktan gelen gelir de bir o kadar iyiydi. Tüm kardeşler aralarında toprakları satmamaya karar verdiler. Senelerdir tarladan gelen pamuğun miktarının yetmediğini, düşündükleri için daha fazla pamuk hasadı yapmak için kolları sıvadılar. Şimdiye kadar kullandıkları yöntemi değiştirip farklı bir yöntem denemeye karar verdiler. Aynı zamanda Adana’ya sık sık gidemedikleri için orada yaşayan babasının  arkadaşından destek almaya karar verdiler. Onlar sürekli gitmeyeceklerdi, Mustafa amca toprakla ilgili hasatla ilgili olan durumları haber verecekti. Ona da bunun için hasattan belli bir miktarda pay vereceklerdi. 

PAMUK TARLASI

Daha hızlı ve kolay olsun diye elle topladıkları pamuklar için makine sistemine geçtiler.  Bu yeni çalışma prensibi ile kendi tohumlarını kullanmayı bırakmış her yıl yeni hibrit tohum almak zorunda kalmışlardı. Büyük şirketlere bağımlı hale gelmek canlarını sıksa da hasat mevsimlerinde oluşan verim artışı bu durumu onlara unutturmuştu. Ahmet Bey’in çocukları babalarının kulaklarını sıkça çınlatır olmuşlardı:

“Ah babacığım! Keşke çocuklarının bu günlerini görebilseydi. Rahmetli tutturmuştu 40 yıldır bildiği yöntemi uygulamaya. Ah ah çok anlattık bırak şu geleneksel yöntemleri devir değişti, teknolojiyi takip etmek lazım. Artık iş makinelerimizle sürümü, pamuk hasadı her bir işi makinalarla yapıyoruz, işçilerle muhatap olduğumuz tek kısım tohumların ekimi ve tozlaşma dönemleri oluyor onun da başka çaresi yok şimdilik.”

 Kısa vadede maksimum kazanç sağlamanın verdiği gururla sohbet ortamlarında başarı hikayesini ballandıra ballandıra anlatıyorlardı Ahmet Bey’in çocukları. Rüzgârı arkalarına almışlardı, buradan yürürüz diye düşünürken durum öyle olmadı. Sonraki yıllarda aldıkları verim hep düşüyordu. Ta ki son bir yılda ektikleri tohumlar filiz vermemeye başlayana kadar. Daha fazla kazanmak için kullandıkları kimyasal gübreler kısa vadede etkili olsa da uzun vadede toprağı tüketmişti. Çünkü zararlı canlılar için kimyasal mücadele edeceğim derken yararlı organizmaları da öldürmüşlerdi. Ayrıca pamuk kalitesini arttırmak için yeraltı sularını hunharca kullanmaları sonucu su kaynakları da kurumuştu. 

PAMUK TARLASI

O zaman anlamışlardı babalarının neden az ama istikrarlı kazanç politikası ile hareket ettiğini. Çünkü eskilerin; doğanın insana verdiklerine karşılık bir hürmetleri vardı, doğanın işleyişine uyumlu davranıyorlardı. Onlar için ise var olan doğal dengeyi bozmanın sonucu ağır olmuştu. Verimli tarım arazilerinde artık ürün yetiştirmenin mümkün olmadığını acı bir şekilde deneyimlemişlerdi.

Hayatın her alanında her şeyin bir kıvamı vardır. Biz kıvamı kısa vadeli çıkarlarımız için değiştirdiğimizde, işleyen saate müdahale etmiş oluruz. Oysaki sistem ilk anda kazandırıp iyi hissettirse de toplamda kaybettirmeye mahkumdur. Çünkü denge varken kendini belli etmeyen ve işleyen o düzen, denge bozulduğu an yerini kaosa ve kötü sonuçlara bırakır.

 

Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır...

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder...

Dolasıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur...

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. Elindeki ile yetinemeyen insan hep daha fazlasını istiyor ve sonunda elindekinden de oluyor.

    YanıtlaSil
  2. İnsan eline aldığı herşeyin kıvamını bozmakta çok aceleci maalesef:(

    YanıtlaSil
  3. Azla yetinmeyip çoğu istemek uzun vadede kaybettiriyor. Keşke bunu deneyim transferi ile anlasak. Genelde hep aç olan gözümüz ve isteklerimizin sonucunda gol yemiyor muyuz bu hayatta? Sizi bilmem de bende durum bu.

    YanıtlaSil
  4. Hibrit tohumlar doğayı tükettiği gibi, hibrit yaşamlar da insanı tüketiyor..
    Kaleminize sağlık 🍀

    YanıtlaSil
  5. Kıvam bozulunca her şey bozuluyor... Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Hep aynı hikaye İNSAN

    YanıtlaSil

Yorum Gönder