BEN CENNET...

 BEN CENNET...

Hayat gerçekten çok acayip değil mi? Gerçekten zaman gerçekten yana.

Deprem zamanında bütün insanlar birçok insana yardımlarda bulunmaya çalıştı.

Evlerini paylaştılar…

Aşlarını paylaştılar…

Rızıklarını paylaştılar…

Kayıpların acısını paylaştılar…

Aynı çadırı, aynı battaniyeyi, aynı dünyayı ve aynı zaman dilimini…

Payına düşeni alanlar, bu paylaşımda elinden geleni yapmaya çalıştı.

Öyle bir an ki, çok şey yapmak istedi bütün insanlar.

İyiliğin karşılığı iyilikten başka ne olabilir ki? düşüncesiyle otururken bir mektup aldım.

Mektupta gönderen Cennet yazıyordu.

BEN CENNET...

Allah Allah, kimdi Cennet Hanım? diye düşünmeye başladım.

İnsan unutan bir canlı biz yaşamadığımız için unutmak pek zaman almadı belki ama o unutmamıştı. Cennet hanım, Hatay’da deprem zamanında her şeyini kaybetmiş bir depremzedeydi.

Sonra mektubu açtım.

 

“Ben Cennet…

Depremden önce huzurlu bir hayatımız vardı Hatay’da. Çocuklar okula gidiyordu ta ki o geceye kadar. 

O gece her şey değişmişti.

Depremde bütün bina yıkılıp altında 3 çocuğumla kaldım.

Ben Cennet, bu dünyada kendi kıyametini görmüş, cehennemi sandığı yıkıntılar altında kalan.

Ben Cennet, kimseye boyun eğmemiş, ‘en iyisine layıksın sen’ diyerek istediği olmadı diye tüm ailesiyle küsen...

Ben Cennet, elimdekilerin bana ait olduğunu düşünüp ancak ben istersem benden alınabilir diyen.

Çocuklarıma ‘haksız da olsa kendinizi ezdirmeyin’ diyip okulu birbirine katan.

Üst komşuma görgüsüz, alt komşuma samimiyetsiz ve kibirli diyen.

Evet ben Cennet şimdi bir çadır altında yaşıyorum. Ailemi göremedim, komşularım artık yok. Çok sevdiğim, sosyal medyada paylaşım yaptığım o övündüğüm kahve fincanlarım da yok.

Ben Cennet, aklımın ucundan bile geçmezdi iki duvar arasında sıkışıp çocuklarıma yaşıyorlar mı diye sesleneceğim. O iki duvarın arasında 2 kat üstümde, 3 kat altımda taş yığınları varken mi gerçeğin peşinde değil de sahtenin peşinde olduğumu anladım. Bana hep anlatılan ama benim anlamak istemediğimi iki taş duvar bana hiç konuşmadan da anlatmıştı.

Ben Cennet, kimsenin hayatında bir çiçek açtırmamış faydasız, susuz bir cennet.

Ama hayat onu yinede unutmamış elinden tutsun diye aracılar göndermiş olan…

Sizin yardımlarınızla biz bu hayata devam etmek için umudumuzu kaybetmedik.

Adım Cennet umut ediyorumki ben de sizler gibi bir gün birinin cenneti olmayı hakederim…”

BEN CENNET...

Birinin cenneti olabilmek…

Bu kadın ona yapılan yardım ellerini unutmamış ve sizi unutmadık iyi ki sizler gibi insanlar var demek istemişti.

Faydalı olmak gerçek ihtiyacı görebilmek ne kadar değerliydi. Daha önce tanımadığınız yüzünü bile görmediğiniz bir insan. Nasıl bir güç nasıl bir bağ kalpleri birbirine ısındırabiliyordu?

Her şeye rağmen ümidini kaybetmemişti… Bunu da acıları unutarak değil, onları kabul ederek yapabilmişti.

Bir başkasının ihtiyacını giderebilmek.  Sadece somut olarak değil soyut olarak da destek olabilmek.

Düşününce gerçekten orayı cennet yapabilecek kadar cennet miyiz?

Bir başkasına cennet olabiliyor muyuz?



Milyarlarca insan içinde, ‘bir’ kişinin ne önemi olabilir ki?

Bunun cevabını, o ‘bir’ kişiye sorun!

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. İnsan unutan bir canlı.
    Hatırlatıcı bir yazı olmuş, emeğinize sağlık.
    Dilerim bizlerde birilerinin cenneti olmayı hak edebiliriz🤲🏻

    YanıtlaSil
  2. Çok faydalı bir yazı olmuş, emeği geçenlerin ellerine sağlık

    YanıtlaSil
  3. evet deprem sonrası hayatta kalanlar için hayat çok zor ama birinin cenneti olmayı düşletebilmek ne kadar değerli... sonsuz cennetler dileğiyle...

    YanıtlaSil
  4. İnsanın unuttuğu yere ne güzel değinilmiş. İnsan dünyada cenneti oluşturmaya çalışırsa sonrasında da bulacağı o.... Yani ne ekersek onu biçeceğiz

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel bir konuya değinilmiş. İnsan ne ekerse onu bulacak. Unuttuğumuz bir gerçek...

    YanıtlaSil
  6. İnsanların hayatlarına gerçekten dokunabilmek... Tam da ihtiyaç duyduğu anda ihtiyacı olanı verebilmek ne kadar kıymetliymiş. Bu kıymeti anlatan çok samimi bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil
  7. "Bir başkasına cennet olabiliyor muyuz?"oysa insan hep birileri ona cennet olsun istemişti... kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  8. "Bir başkasına cennet olabiliyor muyuz?" Oysaki insan hep birileri ona cennet olsun ister...kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  9. “Her şeye rağmen ümidini kaybetmemişti… Bunu da acıları unutarak değil, onları kabul ederek yapabilmişti.”
    O kadar değerli bir strateji verilmişki bizlere.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder