HAYATIN SANA BİR MESAJI OLSAYDI

HAYATIN SANA BİR MESAJI OLSAYDI

İş hayatına yeni başlayan Mustafa ilk haftasında oldukça heyecanlıydı. O sabah erkenden kalkmayı planladı ama her zamanki gibi gece geç saatlere kadar oturup film izlediği için sabah alarmını duymadı. Gözlerini açar açmaz saate baktı ve o an kalbi hızla çarpmaya başladı. Normalde kalkması gereken saatin üzerinden tam 45 dakika geçmişti. Oysa alarmını sadece 5 dakika ertelemişti.

Yataktan fırladı, hızlıca giyinmeye çalışırken en sevdiği çorabının tekini bulamadı. Mecbur aceleyle bir çorap aldı eline. Sonradan baktığında çoraplarının biri siyah biri ise lacivertti… Kahvaltı yapacak zamanı da kalmamıştı. Bu yüzden bir muz kaptı ve hızlıca evden çıktı. Tam o sırada araba anahtarını evde unuttuğunu fark etti. Anahtarı almak için geri dönmek zorunda kaldı ve bu da ona birkaç dakika daha kaybettirdi.

Dışarı çıktığında ise onu daha büyük bir sorun bekliyordu. Sabah trafiği!  Arabanın içinde her birkaç dakikada bir saate bakıyordu. Ofise saatinde yetişmesi neredeyse imkânsız gibiydi.

Ofise geç kalacağını anladığında yapılacak en iyi şeyin yöneticisine haber vermek olduğunu düşündü. Çoraplarını bulamadığını, üzerine anahtarını evde unuttuğunu anlatsa ne “komik” olacaktı... Telefona sarıldı ve trafiğe takıldığı için geç kalacağını kibarca iletti.

Ofise geldiğinde beklenmedik bir sürprizle daha karşı karşıya kaldı.

Şirketin ona verdiği en kritik müşteri ofiste, beklemekten çıldırmış burnundan nefes alıyordu... Acaba kovulacak mıydı veya yöneticisi tarafından azarlanacak mıydı? Utana sıkıla masasına otururken iş arkadaşlarının laf sokarak günaydın demesinden de ayrıca rahatsız olmuştu.

5 dakika ertelenen alarm nerelere varmıştı... Hepimizin hayatında 5 dakika kısa ve basit bir süre gibi görünür. Fakat o az görünen 5 dakika hayatımızda beklenmedik olumsuzluklara sebep olur. Alarm ertelemekle başlayan hikâye, ofiste gergin ve mahçup geçirilen bir güne dönüşebilir.

İnsanoğlu erteledikçe ertelediği konuyu büyütür. Bizler bu hayatta seçim yapar ve seçimlerimizin sonucu ile sınanırız. Geç yatmak Mustafa için bir seçimdi. Haliyle işe geç kalmak da bu seçimin sonucuydu. En büyük yanılgı, sonuçları değiştirmeye çalışmamızdan kaynaklanmıyor mu?

Kendi kontrolümüzde olan erken yatmayı hayata geçirerek çözüme ulaşabiliriz.

Problemi çözmek istemiyoruz ama istediğimiz sonuç verilmeyince de memnun olmuyoruz… Peki şimdi biz ne kadar adaletliyiz hiç düşündük mü? Hayat ortaya koyduğumuz hangi bedeli zayi etmiş ki?

İstediğimiz sonucun bize verilmemesi neden bizi gerçekten bu kadar uzaklaştırır?

Hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar istemek, sanki bizden çok uzakmış gibi geliyor. Çoğumuzun kilit noktası bu olabilir mi?

Hayat olaylar üzerinden bizimle konuşuyor olsaydı, buradaki mesaj ne olurdu acaba?

Ertelediğin her işte bir pürüz çıkar, ama mutlaka çıkar…

İnsan aslında büyük gördüğünde değil, küçük gördüğünde kaybeder…

5 dakika daha uyusam ne çıkar ki?

Bugün alarmı erteler, yarın misafiri, sonra o çok önem verilen ihalenin dosyasını, bir bakmışız hayatı erteler olmuşuz ve ertelenen her şey düğüm olmuş..

İşte bu düğümlerin arasında hayatın bize de bir mesajı var…

Peki aldık ve kabul ettik mi?

Hazır mıyız cevap vermeye? 

Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.