Türkçeden Türkçeye Çeviri
Güne alarm sesiyle uyanıp erkenden servise yetişti. Kafasında bir süredir dolaşan bir düşünce vardı. Aslında uzun süredir devam ediyordu ama şimdi şimdi farkına varabiliyordu. İş yerinde, evde, ailesinin yanında bir şey anlattığı zaman birilerinin ikinci bir açıklamasına ihtiyaç duyuyordu. Sanki Türkçe konuşmuyor da bir çevirmene ihtiyacı varmış gibi hissediyordu.
“Aslında Didem şöyle demek istedi...” diye başlayan
cümleleri ara ara duyar, bir rahatsızlık duymazdı. Bu defa farkına varmış olması
onu sebebini aramaya itmişti. Herkesle aynı şekilde iletişim kuruyor olması
mıydı onu anlaşılmaz yapan? Daha uzun cümleler kurarak bu durumu da çözmeye
çalışmış fakat başarılı olamamıştı. “Sorunun bende olduğunu nereden biliyoruz
ki? Beni anlamayanlar onlar. Belki de sorun onlardadır. Evet evet kesinlikle
öyle.”
Başlarda sadece bu duruma canını sıkıyordu. Sonra yavaş
yavaş kendini anlatamadığı bir ortamdayken sinirlenmeye sesini yükseltmeye
başlamıştı. Şimdi de insanlar onun etrafından uzaklaşmış tek kalmıştı.
İyiden iyiye yalnız kaldıkça insanlar onu merak etmiyor diye dert yanarken doğrucu Davut kardeşi artık dayanamadı. “Abla sen hiç etrafındakileri merak ettin mi?” dedi. Didem biraz afallasa da düşününce, insanların neyi konuşmaktan zevk aldıklarını, neyi sevdiklerini veya sevmediklerini hiç merak etmemişti. “Farkında değil misin, her gün gördüğün annemiz kıyafetlerine çok önem gösterir ve bunu da duymak ister. İş yerindeki arkadaşın Hülya uzun uzun konuşmayı sevmez. 2 ay önce ayrıldığın erkek arkadaşın ise sabahlara kadar konuşsa doymaz.” Didem ise hepsine aynı şekilde davranıyor ve anlaşılmayı, iyi ilişkileri olmasını istiyordu. “Abla anla artık, bu dünyada tek yaşamıyoruz ve herkesin farklı bir huyu var. Onlarla ilişki kurarken sadece kendi bildiğimiz dili konuşamayız. Tamam hayatını insanlara ada demiyorum. Biraz olsun başkalarını anlamaya odaklansan ve onların anlayacağı dilde iletişim kursan senin de işlerin kolaylaşacak.”
İnsan ilişki içerisinde olduğu
kişileri anlamak ve onlar tarafından da anlaşılmak ister. Eşler birbiri ile iyi
geçinebileceklerini düşünerek aile olmak için bir araya gelir. İki arkadaş hem keyifli vakit geçirmeyi, aynı
zamanda kıymet görüp vereceğini düşünerek ilişki kurar. Yani kısacası insan bulunduğu ilişkide
karşılıklı anlaşılmak ve değer görüp değer vermek ister ama düşündükleri ile
karşılaşmadığında kendisinin anlaşılmadığını düşünüp, kendini değersiz
hissedebilir.
İnsanının karşısına bir turist çıkıp
yol tarifi sorduğunda çat pat okuldan kalma İngilizce ile cevap vermeye çalışır.
Turist şaşkın şaşkın bakarken insan da kendine güler geçer. Aynı lisanı
konuşmaya rağmen kendini anlatamamak ise çok daha acı verir.
Bu uzun zamandır devam ediyor ise
hayatını zorlaştırır. Konuşma miktarını artırarak farklı sonuç bekler.
Söylediği şeyi defalarca dile getirir… Bazen sesini yükseltir, bazen kısar,
bazen küser… Oysa insan yaptığı şeyin fazlasını yaparak bir sonuç elde
edemez. Sadece gerçek ve yerinde uygulanan bir yöntem işe yarar. Elinde
işe yarar yöntemi olmayan kişi bir süre sonra problemi karşıda görüp onu suçlamaya
başlar ve şikayetlerle mutsuz olur. İnsan mutsuz oldukça ya aşırı tepkisel ya
da hiç tepki vermez hale gelebilir.
İşte insanın nefes almak kadar
zorunda olduğu ilişki meselesi hayatın hafife alınacak bir parçası değildir.
İlişkileri toparlamak için ise onların baş kahramanı insanı iyi tanımak
gerekir. Her insanın tepkileri ve etkilendikleri farklıdır. İlişkide
bulunduğumuz insanın bizden farklı anlama ve anlatması vardır. Beğendikleri
beğenmedikleri… Sevmeleri, sevgiyi gösterme şekilleri farklıdır. Kimi bu doğru derken kimi bu güzel der. Kimi
bıçak dayasan susmaz, kimi bıçak dayarsan anca konuşur. Kimi hızlı ne iş olsa yaparım modunda, kimi
koltuğa yapışmış gibi...
İnsanlar birbirinden farklı
farklı… Bizi biz yapan ise bu farklılıklarımız. Bunların bilgisine sahip
olmayınca ne oluyor? Güzel başlayan ilişki bu farklılıklardan dolayı başladığı
gibi devam etmez. Önce tartışmalar sonra da çığırından çıkıp büyük kavgalara dönüşebilir.
Böylece Türkçeden Türkçeye çeviri ihtiyacının havada uçuştuğu bir ömrün
ortasına düşüveririz.
Aynı dili konuştuklarımızla
çeviri ihtiyacının ortadan kalkması için, o dili konuşanları iyi tanımak ve
kıvamı tutturmak önemlidir. İnsan bunu öğrenirse, aynı dili konuşmadan da
anlaşabilir hale geldiğini görür ve gözlerine inanamaz…
Neden,
Sıradışı bir ilmin,
Sıradışı keyiflerin,
Sıradışı ortamın,
Sıradışı ilişkin,
Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?
Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?
Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?
Kesinlikle farklılıklarımızı fark edip benden farklı olan eşimi, çocuğumu , patronumu yönetebilmek çok kıymetli. Buda farkı fark edip kabul etmekten geçiyor.
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık gerçekten anlaşılır aktarım yapacak gücü elde etmeyi dilerim
YanıtlaSilKimi bıçak dayasan susmaz, kimi bıçak dayarsan anca konuşur...
YanıtlaSilaynen öyle :) biri sussa biri konuşsa diyoruz ama işte bu farklılığın sebebi burada ?!
"Aynı lisanı konuşmaya rağmen kendini anlatamamak ise çok daha acı verir..."
YanıtlaSilDilimizi bilmeyen birisiyle bağırınca anlayacağını düşünürcesine bağırıp anlatmak gibi aynı kanaldan herkesle anlaşmayı ummak.
YanıtlaSilinsanı tanımak onun ne iş yaptığını,kimliğini bilmek değil,insanı tanımak onu deşifre etmekle başlar,ve böylece insanların birbirlerine tahammülleri artar ne büyük bir konfor...kaleminize sağlık
YanıtlaSilaynı dili konuşup anlaşamamak gerçekten çok üzücü... bir de insanın egosundan dolayı karşı tarafı anlamaması, anlatamaması daha da üzücü...
YanıtlaSilYazanin emegine saglik, iletisim problemleri icin faydali bir yazi olmus. Çünkü insan davranışların dilini çözünce işi çok kolaylaşıyor. Çevresi tarafından aranılan insan oluyor, yormuyor karşısındakini...
YanıtlaSilİnsan nasıl da kendinden yana.. istiyoruz ki her insanının beğenisi benim beğenimin olduğu noktada olsun.. Farklılıklarımızın zenginliğini fark edebilmek çok kıymetli..
YanıtlaSilAynı dili konuştuklarımızla çeviri ihtiyacının ortadan kalkması için, o dili konuşanları iyi tanımak ve kıvamı tutturmak önemlidir. İnsan bunu öğrenirse, aynı dili konuşmadan da anlaşabilir hale geldiğini görür ve gözlerine inanamaz…
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş..
YanıtlaSilOysa insan yaptığı şeyin fazlasını yaparak sonucu değiştiremez
YanıtlaSil