KÜRDAN KUŞU

KÜRDAN KUŞU

Uzun bir aradan sonra tüm kuzenler bir aradaydı. Herkes kendi hayatından, eşinden, çocuğundan bahsediyor, hasret gideriyordu. Herkesin anlatacağı bir sürü mevzu birikmişti. Tabi ki konu çoğunlukla eşlerle olan ilişkilerinden açılıyordu.

Kuzenlerden biri “Her şeyi ben yaptığım için evliliğim bu hale geldi. Bu adamı bu hale ben getirmişim hiç fark etmemişim.”

Diğeri “Ne güzel bak ben iyiki de evlenmemişim. Hayat bana güzel.”

Kuzenlerle birlikte bir de kuzenin arkadaşı İpek de aralarındaydı. Birkaç senelik evli olan İpek kendi hikayesini anlatmaya başlayınca herkese çok ilginç geldi.

"Bir kürdan bir ilişkinin başlamasına sebep olabilir mi?" diye soruyla başladı.

Herkes bir gülüştü ve sonrasında da “Benim evliliğim bir kürdan sayesinde oldu. Ben, arkadaşlarım ve onun arkadaşları akşam yemeğinde buluşmuştuk. Masada daha önce tanımadığım bir erkek vardı. İsmi Erdem’di. Sohbet keyifli devam ederken Erdem etrafına, masaya bakınmış bakınmış sonra elini dişine götürmüş, bu da benim dikkatimi çekmişti. O sırada masaya garson geldi. Ben de hemen garson beye “Rica etsem beyefendiye bir kürdan verir misiniz?” dedim. Garson da hemen beyefendiye kürdanı uzattı.  Birlikte güzel bir akşam geçirdik.  Birkaç gün sonra kuzenim beni aradı. Akşam masada bulunan arkadaşı benimle yemeğe çıkmak istediğini söylemiş. İşte böyle bir kürdan bizim hayatımızı birleştirmemize neden oldu."

İlginç olan aynı dönemde, televizyonda bir belgeselde denk geldim. Kürdan kuşundan bahsediyordu.

“Kürdan kuşu; martıya benzese de martı gibi değil, martıdan daha kalıpsız, bacakları uzun, gagası kırmızı renkli ve de sivri. Bu kuşun timsahla olan bir dostluğu var. “Kazan-kazan” prensibine dayanıyor. Çok güçlü çene ve diş yapısına sahip olan timsah avlandıktan ve karnını doyurduktan sonra karaya çıkıyor. Birçok hayvanın yanına bile yanaşamadığı timsah, kürdan kuşunu görünce ağzını olabildiğince açıyor. Kürdan kuşu da korkmadan timsahın ağzına konuyor. Timsahın dişleri arasında kalan yemek artıklarını yiyerek karnını doyuruyor. Her iki taraf da memnun. Kürdan kuşu timsahtan besinini temin ederken; timsah da dişlerini temizletmiş oluyor diyordu belgeselde."

İlişkilerimizde de böyle, her insanın ihtiyacına göre başlıyor. Yaptığımız her davranış karşı tarafta bir etki ve tepki oluşturuyor. Biz karşımızdaki insanın faydasını ve ihtiyacını düşününce o da bizimkini düşünüyor.

İlişkilerin esas yolunda gitmesinin sebebi de sen ne kadar “Onun ihtiyacı ne olabilir?” diye düşünüp gerçekleştirdikçe birbirlerine olan düşkünlük ve sevgi de artıyordu. Onun kıymeti bende arttıkça ben daha çok mutlu oluyordum.

O ilgi gösterdikçe ilgi gösteresim, sevimlilik yapınca sevesim geliyor.

Mesele ne yapsam beni daha çok sevsin diye düşünmek değil, bu ilişkide bana düşen ne diye düşünebilmek.

Tıpkı kürdan kuşu ve timsah gibi.

Biz ne taraftayız?

Kaybedip kazandıran mı?

Kaybettirip kazanan mı?

Gerçekte kazandıran ve kazanan mı?

İnsanoğlu yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi...

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.