Kolay Olmayacak Elbet Üzüleceğiz
Çocukken en büyük hayalim buz pateni yapmak ve bu alanda
başarılı olmaktı. Adımı anons ettiklerini hayal ederdim heyecanla. Paten yapanları izlerken buzun üzerinde öyle
estetik ve hızlı hareket ediyorlardı ki, pistte sanki kuş gibi uçuyorlardı. Hayalimin zorluklarının farkında değildim,
kimsede söylememişti. Gerçi söylemiş olsalar da vazgeçmezdim. Zor diye vaz mı geçilirmiş hayallerden?
Bir işe başlayacağım zaman, başının çok zor olacağını
sonrasının ise denizler kadar derinliklere açılıp yeni yollar olacağını, tek
başına kalacağımı, bu yolda haksızlığa uğrayacağımı, başarmak için gerektiğinde
birçok konuda fedakarlık etmem gerektiğini…
Hayallerime ulaşabileyim diye boyumu aşan dalgaların
geleceğini ve sert rüzgarların eseceğini kimse söylemedi…
Denizler, nasıl ki dalgaların kıyıya vurmasıyla yosunları
gidiyor, temizleniyor. İnsan da kendi adına bir hayale ulaşmak istediğinde bunun
ancak o yolda yaşadığı zorluklarla temizlenerek olacağını bilmeliydi. İşte tüm
bunları bana kimse söylememişti hayat bana yaşayarak öğretiyordu.
Evet şu an önümdeki yarışmalara hazırlanıyordum, birkaç
şampiyonluğum da vardı bu dalda. Şampiyonluklarımı kazanmak hiç de kolay
olmamıştı benim için. Ama bu zorlu süreçte birçok ders çıkarmıştım. Şimdi ise bir
turnuva hazırlığı bitip tamamladıktan sonra hemen başka bir turnuva için
hazırlıklara koyuluyordum.
Bir keresinde; “Senin
patenlerini sıradaki oyuncuya veriyoruz.” diye bir hışımla elimden almışlardı.
Ne yapmam gerektiğini şaşırmıştım o an. Sanki pist gibi ben de buz kesmiş…
-“Peki” demek zorunda kalmıştım.
Tabi bana da sıra geldiğinde arkada bekleyen koçum “Gençken
kullandığım patenlerim arabadaydı. Hem de Avrupa’ da 1. Olan sporcu tarafından
imzalı olanlar. Kullanmak ister misin?” diye elime tutuşturmuştu. İşte bu benim
hayallerimden de güzel bir andı. Bir yıldızın patenleriyle piste çıkacaktım.
Bu da yürüdüğüm yolun bir parçasıymış…
Feda ettiklerini aslında feda edemezmişsin…
O an neden bunu yaşadığımı anlamamıştım ama sonradan
öğrendim ki provalarda Aslı’nın patenlerinin yırtık olduğunu farkedip
patenlerimi kullanmasına izin vermiştim. Patenlerimi o kadar sık onun ayağında
görmüşlerdi ki onun sanmışlardı. Onun daha iyi yarışması için yaptığım bu
fedakarlık benim olimpiyat salonunda onun patenini aldığımı zannetmelerine
sebep olmuştu. Yine iyi bir şeyler yapmak isterken başıma gelmeyen kalmamıştı o
gün. Yine diyorum, çünkü o sıralar bunun gibi birçok olay başıma gelmişti. Ne
zaman iyi bir şey yapmak istesem etrafımdakiler altında kötü bir şey arıyordu.
Bu da yürüdüğüm yolun bir parçasıymış… Sen iyi şeyler yapmak
isteyeceksin ama başına kötü şeyler gelecek…
Bu olayı daha sonra koçuma da söylemişler ama nedense “Duru
öyle bir şey yapmaz” diyememiş. Arabadan patenleri alması çok güzel bir
davranıştı ama beni savunmamasına çok kırılmıştım. Yine de bu yaptığı beni hiç şaşırtmamıştı.
Çünkü zamanın da çok da yorulduğum bir gün provalarda:
-“Koç sen ustasın artık. Yok mu bildiğin belli taktikler? Yok
mu kuralları bu işin? Bana öğretmeyecek misin?” diye sormuştum.
Bana destek verir belki diye ona sığınmıştım. Kimse olmasa
bile o yanımda olur en azından. Halimden anlar sanmıştım.
Ancak umutla gittiğim kişiden aldığım cevaplar beni kuyunun
en dibine bırakılmış bir çocuk gibi sahipsiz hissettirmişti o gün… Ama belki de
o kuyunun dibi aslında kariyerinin zirvesi olacak. Bunu kimse bilemez…
Bana o gün; "Öyle usta olmak kolay değil. Çocukluk
hayalleri çocuklukta kalır. Sen olmayacak işin peşine düşmüşsün. Senin yerinde
olsam arkama bile bakmadan çeker giderim.‘’ demişti.
Sığındığım kapıda sanki, yüzüme taşlar atılıyor da yüzüm
kanıyor gibi hissetmiştim. Deneyimlerini istediğim ustam tarafından
taşlanmıştım… O taşları toplayıp, “Bir dakika” dedim kendime “Sakın vazgeçme!”
Sen kendini eleme...
Kim senin çocukluk hayallerin için verdiğin o yoldaki
zorlukları gördü ki?
Evet… Bu da o zorlu
yolun bir parçasıymış meğer…
Çektiğin zorlukların, acıların en üst düzeyde, karşılığı ise
kum tanesi kadar…
Ben “Bu neden olur?” diye kendi kendime düşünürken öğrendim
ki bu zorlukları deneyimlemiş olan büyükler; "Her doğru işin başı zordur."
derlermiş eskiden.
Yaşayarak öğrenmek çok maliyetli oldu oysa yaşayanların
deneyimlerinden öğrenebilirdim.
Usta olmak için belirlenen yollardan geçmezseniz, o zorlu
yolun sonunda aynı yere varmanın mümkün olmadığındanmış hepsi…
Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır...
İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder...
Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın dününden daha iyi olmasını hedefleyen bir bilgi teknolojisidir.
İnsanın nasılsın sorusuna standart cevabıdır; "Nasıl olsun aynı." Hayat aslında sandığımızın aksine, dinamiktir ve insan bu dinamikte hep hareket halindedir. Ya ilerleriz ya da gerileriz... İleri gitmekse niyet, beni ileriye taşıyacak bilgilere ihtiyacım var.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanı dününden daha iyi yapacak gerçek bilgiler verir.
Ne güzel bir söz “Her doğru işin başı zordur.” Buna gerçekten inandığında zorlukları görünce vazgeçmemek gerektiğini anlıyorsun. Hedefe ulaşmanın yolu net olmaktan geçer. Elinize sağlık:)
YanıtlaSil“Ne zaman iyi bir şey yapmak istesem etrafımdakiler altında kötü bir şey arıyordu. Bu da yürüdüğüm yolun bir parçasıymış…”
YanıtlaSilNe güzel tarif edilmiş, kaleminize sağlık…
Eline sağlık güzel bir yazı.
YanıtlaSilBu yazıyla birlikte artık başıma gelen kötü şeylere üzülmemem gerektiğini farkettim. Çok teşekkür ederim hiç bu açıdan bakmamıştım.
YanıtlaSilDeneyerek öğrenmek çok maliyetli. deneyim transferi yapan insana dönüşebilmek, hayattaki konforumuzu da artırıyor. Emeğinize sağlık. Hayallerimizden vazgeçmeden, bedel ödeyerek peşinden koşmaya devam:))
YanıtlaSilHer doğru işin başı zor olduğu için bu o doğruyu ona yürüyen kişiyide kıymetli yapar.
YanıtlaSilAynı sebepleri oluşturanlar aynı sonuçları yaşayacaktır ne güzel anlatılmış kaleminize yüreğinize sağlık
YanıtlaSilÇok şey yazıp sildim. Boğazımda kaldı dizeler ama düşüncelerimi ifade eden cümleyle tamamlamak isterim " Bu da yürüdüğüm yolun bir parçasıymış… Sen iyi şeyler yapmak isteyeceksin ama başına kötü şeyler gelecek…"
YanıtlaSilAma belki de o kuyunun dibi aslında kariyerinin zirvesi olacak. Bunu kimse bilemez… Harika bir yazı olmuş tek kelimeyle harikaaaa
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilBir işe başlayacağım zaman, başının çok zor olacağını sonrasının ise denizler kadar derinliklere açılıp yeni yollar olacağını, tek başına kalacağımı, bu yolda haksızlığa uğrayacağımı, başarmak için gerektiğinde birçok konuda fedakarlık etmem gerektiğini…
YanıtlaSilHayallerime ulaşabileyim diye boyumu aşan dalgaların geleceğini ve sert rüzgarların eseceğini kimse söylemedi…
Yeni nesil en çok burada zorlanıyor işte... başarı hemen gelmeyince vazgeçiyorlar, sıkılıyorlar.
Onlara şunu demek isterdim gerçekten:
Bu da yürüdüğün yolun bir parçası… Sen iyi şeyler yapmak isteyeceksin ama başına kötü şeyler gelecek… Asla vazgeçme!
Hedefin varsa ve sen de netsen o yolda önüne ne çıkarsa çıksın taşa takılmıyorsun ellerine sağlık
YanıtlaSilİnsanoğlu hedefinde net olunca başaramayacağı şey yok
YanıtlaSilFeda ettiklerini aslında feda edemezmişsin… anlamak nasip olsun
YanıtlaSilBi söz, insana umut olur; bi söz, tüm umudunu kırar...
YanıtlaSilBaşarıya giden yoldakilere ilham olmuş kaleminiz.
YanıtlaSil