TİK TAK ZAMAN BEKLEMEZ!

TİK TAK ZAMAN BEKLEMEZ!

Hepimiz için zaman çok kıymetlidir. Çoğumuz dilinden düşürmez...

"Gençliğinin, şu zamanlarının kıymetini bil evladım…"

"Senin yerinde olacaktım ki, neler yapardım…"

"Şu kafa ile o zamanda olsaydım hiç böyle davranmazdım. Bilemedim zamanın kıymetini…"

"İşler yetişmedi. Yine zamanında teslim edemedim..."

Ne demek istiyoruz aslında ‘zaman’ı belirterek...

Zaman mı kıymetli yoksa zamanında yapılanlar, verilen doğru tepkiler mi?

"İyi ki zamanında böyle yapmışım." dediğinde bir insan zamanın kıymetini mi, yoksa içinde bulunduğu durumda yapılması gereken en doğru şeyi yaptığını mı ifade ediyordu?

Verilen kararın sonu olumlu ise, “Ah zaman neden geçip gittin” diye hayıflanılmıyor, iyi ki yaptım diye düşünülüyorsa; biz hangi durumlarda zamana vurgu yapıyoruz?

Zaman elbet kıymetli; ancak asıl kıymetli olan zamanında bizden istenileni yapabilmek… Elimizden gelenin en iyisini, ortaya koyabilmekte...

Damlaya damlaya birikiyor, yapıp ettiklerimizin karşılığı hayatta. Ne kadar kaliteli bir işçilikle dokunduysa halı, öyle güzel bir ürün çıkıyor ortaya. O halıyı dokuduktan sonra keşke demek ile olmuyor. Yani sonrasında değil, işin kalitesi zamanın içinde verilen tepkilerle ortaya çıkıyordu. İpin türü, boyası, deseni hepsine öncesinde karar vermiyor muyduk? O an onu dokuyup ortaya bir şeyler çıkarıyorduk. Peki sonunda neden böyle oldu demek ne kadar anlamlıydı ki?

İnsan bu hayatta anda yaptıklarına, yapmadıklarına veya yapamadıklarına göre bir sonuçla karşılaşır.

Üniversite sınavına tüm sene çalışmayıp sınavların açıklanacağı gün bir şeyleri değiştirmeye çalışmak bir anlam ifade eder mi?

İnsanı harekete geçiren çoğunlukla aldığı olumsuz sonuçlardır. Oysa onun kontrolünde olan kısım ortaya koyduğu sebeplerdir. Neden insan istediği sonuca öncesinde yapıp ettikleriyle ulaşacağını acı son ile karşılaşınca anlar? Ertelediği şeyi de kapandı bitti zanneder? Ama hayat her seferinde biraz daha büyüterek getirir önümüze.

İnsan unutsa da hayat her seferinde bize kendi dilinde bu gerçekleri hatırlatmaya çalışıyor. Bazen bir mesaj, bir e-posta, sohbet esnasındaki bir cümle, okunulan kitaptaki bir not, reklam afişindeki bir slogan, bir şarkı sözü… Hepsinin bir anlam, bir mesajı var aslında. Mesele o mesajı ‘zamanında’ görebilmekte... Mesele bizden isteneni anlayıp doğru davranışta bulunabilmekte...

O yüzden insan bilmeli ki içinde bulunulan zaman geri gelmeyecek... Zamanında bizden istenilenler bir daha istenilmeyebilir... Şahit edildiğimiz ne varsa yapmak için zamanımız olmayıp veya o yetki bizden alınabilir.

İnsanoğluna verilen en değerli imkân ‘zaman’. Öyleyse, zamanında doğru seçimlerde bulunup, her yeni günü bir adım daha ötede kucaklayabilmek dileğiyle…

Her gerçek heybesinde bir bedel taşır...

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder...

Dolasıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelelleri büyütmüş olur...

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.