YAPMASA MIYDIM?

 

YAPMASA MIYDIM?

Kısa boylu, kumral, renkli gözlü, güzel bir kızdı. Saçları kıvırcıktı ve bu ona apayrı bir hava katıyordu. Sabah çıkmadan saçlarının kıvrımlarını tek tek düzeltir öyle çıkardı evden. Dış görüntüsü onun için önemliydi… “Hiç olmazsa düzenli gözükeyim dışardan” derdi. Ama en önemlisi, olmazsa olmazı güzel kokuydu onun için…  Mustafa’yı da öyle fark etmişti.  Her bayram, akraba olarak karşılaşmalarına rağmen onu hiç fark etmemişti. Ta ki o Kurban Bayramı’na kadar…

YAPMASA MIYDIM?

Parçalanmış etleri kavurma yapmak için birisinin eve götürmesi ve dilimlemesi gerekiyordu. Yüsra hemen tencereye doğru uzandı, Mustafa ona engel oldu. “Sen rahatsız olursun, ben götürüp dilimlerim…” demişti. Mustafa’nın ilgisinden etkilemiş, artık onu fark eder olmuştu. Yemek masasında yanından geçerken parfümünün kokusundan etkilenmiş “Ne kadar güzelmiş parfümü… Hafif ve temiz bir koku,” demişti içinden.

Mustafa da farkındaydı artık… Yıllardır görünmez olduğu Yüsra’sına artık görünür olmuştu. Yüsra için düşünülmek, o hisler, o kokular çok önemliydi.  Mustafa’nın bunlara dikkat etmesi de onu etkilemişti. Böylece aralarında zamanla ilişkiye dönen bir süreç başladı.  

İkincilikle girdiği hukuk fakültesinden mezun olacaktı. Mustafa; “Mezuniyete ben de geleceğim, annenlere, abinlere söylemenin vakti geldi” demişti. Yıllar geçtikçe Mustafa’yı çok sevmişti… Fakat hep bir şekilde üzerinde baskı hissediyordu. O mezuniyetin bu konuyu açmak için uygun bir zaman olmadığını düşünüyordu. Çünkü annesi onu tek başına büyütmüş ve onun mezuniyetini görmek hayattaki en büyük isteği olmuştu. Annesi için bu kadar kıymetli olan bir günün gündemini değiştirmek istemiyordu. Fakat Mustafa’yı da çok seviyordu.  O benim için neler yaptı, çok seviyor beni.  Ona hayır diyemem. Çocuğu gibi bakıyor bana. Kapımı açıyor, sandalyemi çekiyor, ceketimi giydiriyor, yemeğimi elleriyle yediriyor. Açlığımı benden çok düşünüyor”, dedi içinden. Ve kararını verip o gün annesine söyledi.

YAPMASA MIYDIM?

Annesi yıllardır beklediği günün heyecanını yaşayamadığı için biraz üzülse de kızı için mutlu olmuştu. Kısa sürede evlenmişlerdi.  Sonsuza dek mutlu olacakları bir öykü beklerken işler hiç de öyle gitmemişti. Mustafa Yüsra’nın çalışmasını istememişti… “Yorulmana gerek yok, seni düşünüyorum” demişti. “Beni seviyor, o yüzden!” demiş ve o çok istediği, emek verdiği mesleğinden vazgeçmişti. Mustafa; “Pazara, markete çıkmana gerek yok! Ben hallederim, sen yorulma…” demişti. Ve “tamam…”  Cevabı vermişti. “Üniversiteden arkadaşlarınla görüşmeni istemiyorum. İş konusunu açıp senin aklını karıştırıyorlar,” demişti. Biraz üzülse de “Mustafa benim için çok kıymetli, onu üzemem…” deyip yıllardır ilişkisi olan arkadaşlarıyla bağlantısını bir anda koparmıştı. Fakat Mustafa’nın istekleri bitmiyordu…

“Komşulara gidip gelmeni istemiyorum evine yeterince vakit ayıramıyorsun ...”

“Günlere katılmanı istemiyorum, ne gerek var?”

“Sabahları yürüyüşe çıkma! Ben sana yürüyüş bandı alırım…”

“Çocukların veli toplantısına sen gelme! Ben giderim…”

“Alışveriş için dışarı çıkma! İnternetten sipariş ver ne istiyorsan…”

 Bunların hepsine “tamam” demişti demesine ama artık Yüsra, Yüsra olmaktan çıkmıştı.

YAPMASA MIYDIM?

Ne etrafında insan kalmıştı ne de çıkıp gezebiliyordu. O eski enerjisinden eser kalmamıştı. Tek ilgilendiği Mustafa ve onun memnuniyetiydi. Sürekli onu düşünüyor, onun için bir şeyler yapıyor, evde olmadığında da sürekli onu arıyordu. Kendisiyle bile ilgilenmiyordu artık tek gündemi O, olmuştu. Hal böyleyken bu durum Mustafa’yı da rahatsız etmiş ti; bir gün onu karşısına oturttu ve konuşmaya başladı:

“Evet; çok iyi insansın fakat çok değiştin. Artık ben seninleyken mutlu hissetmiyorum. Bu ilişki istediğim gibi gitmiyor, ben boşanmak istiyorum. “

Yüsra’nın kanı çekilmişti neye uğradığını şaşırmıştı. “Nasıl olur? Biz çok mutluyduk…

“Ne istersen yaptım”

Mustafa cevap verdi:

“Yapmasaydın”

Ve ceketini alıp çıktı evden.


İnsan hakkını arar, ömrü yettiği kadar…

Eylemleri de bu isteği kovalar...

Oysa hak eden olmak, hakkını aramaktan daha değerli değil midir?

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

 

Yorumlar

  1. Nankörlerimizi kendimiz yetiştiririz. Sonra yapmasaydın cevabını aldığımızda bir şeylerin ters gittiğini anlarız. Oysa ki en en başta doğru kapıdan girip doğru tepki verebilseydik böyle olur muydu?…

    YanıtlaSil
  2. İnsanın başkasının mutluluğu için kendi mutluluğundan vazgeçmemesi gerektiğini anlatan çok güzel bir hikaye

    YanıtlaSil
  3. Ne istersen yaptım’ın karşılığı her öyküde böyle acı oluyor…
    İnşaALLAH farkındalık oluşturur🤲🏻

    YanıtlaSil
  4. İnsanın meyilinde nankörlük var. Bedel alan bedel aldığı insana nankörleşbiliyor. Ve çok kolay bir şekilde yapmasaydın diyebiliyor.

    YanıtlaSil
  5. Yapmasaydın ağır bir laf ama biz bunu duymamak için çok uyarı aldık ve görmezden geldik.İnsan neden başkasına saçını süpürge eder gerçeğe yaklaşınca ardına sığınılacak bahaneler kalmıyor.

    YanıtlaSil
  6. Nankörümüzü kendimiz yetiştiriyoruz..

    YanıtlaSil
  7. İnsana ok gibi saplanan cümle yapmasaydın... İşte insan bedeli yanlış yere ödediğinde duyduğu söz ne acı değil mi.

    YanıtlaSil
  8. Kaleminize sğlık çok güzel bir yazı olmuş iyi ki yapmışsınız

    YanıtlaSil
  9. İnsan ne için nelerden vazgeçiyor?

    YanıtlaSil
  10. İnsan ne kadar başkası için bir şeylerden vazgeçtiğinde onun bedelini çok ağır ödüyor… 😔

    YanıtlaSil
  11. Ahh ah! değeri doğru yere koymayinca nasıl da hüsrana uğruyor insan...

    YanıtlaSil
  12. YAPMASAYDIN.. Ne acı bir cümle..

    YanıtlaSil
  13. Kime kızacağınızı düşünmeyin... ne Yüsra ne de Mustafa... ikisi de bir rol sergilediler burada fark etmen gereken neyi doğru yaptılar neyi yanlış yaptılar? İnsan kendine değer vermezse karşısındaki de ona değer vermez malesef. Doğru olanı yapmak demek hep karşındakinin dediğini yapmak değildir. Gerçekten doğru olanı bulmak lazım önce. Doğru, toplamda beni gerçeğe yaklaştıran şeydir ve ben gerçeğe yaklaşırsam mutluluğa da yaklaşırım.

    YanıtlaSil
  14. Ne isterse yaptığın kişiden “yapmasaydın” duymak çok acı ama maalesef ki insan bu durumu kendisi hak ediyor, hak eder hale geliyor.

    YanıtlaSil
  15. Beklenen son oldu ama işin kahramanı bu kadar şaşırdı ne garip. İnsan hayatın nasıl akrığını bilmeyince yüzemiyor

    YanıtlaSil

Yorum Gönder