İŞTE ÖYLE BİR ŞEY...
Uzun uzun pencereden baktı. Evinin penceresinden bakarken içi huzurla doldu…
İlkbahar iyice kendini belli ediyordu… Yeşilin her bir tonunu görüyordu.
Bir anda radyoda çalan şarkıya kulağı ilişti…
"Hani eski bir resme bakarken, hani yılları sayar da insan, hani gözleri dolar ya birden, işte öyle bir şey..."
Şarkının sözleri birden
gözlerini doldurdu. Mutluluk gözyaşlarıydı… Geçmişine gittiğinde hiç de
hatırlamak istemediği anıları vardı. Can boğazına gelmişti. Aslında bakınca hiçbir
sebep yoktu o durumda olmasına… “Niye bu kadar kendini sıkıyorsun?” sorusuna
vereceği bir cevabı da yoktu… Nerede zorlanmıştı ki? Hiçbir yerde… İstediği
şeyi elde etmesi bir lafına bakıyordu. Anne babası etrafında pervane oluyordu.
Anneanne, babaanne, dedeler ayrı bir olaydı. Hepsi etrafında sanki efendileri
“ne diyecek?” diye bekliyor gibiydiler…
Oysa o bunlardan çok sıkılıyor, onları hep tersliyordu… Esma’nın bu
yaptıklarına anne, babası kızmıyor değildi… Kızıyorlardı ama baktılar ki suratı
sallanıyor, hemen geri dönüş yapıyorlardı. “Tamam, tamam yok bir şey” deyip
yine teselli ediyorlardı.
Anne babası iyi bir
geleceği olması için çok uğraşıyordu. En iyi okula yazdırmışlardı. İki dil
öğrenecekti… Ayrıca yurtdışında bir sene okuyup çift diploma sahibi olacaktı.
Bu sırada piyano, bale kursları da ihmal edilmemişti. Okuldan döner dönmez,
annesi alıp diğer kurslara götürüp eve geçiyordu. Eve geçmeden Esma mutlaka bir
şey ister, hayır cevabına tahammül edemez, derdi neyse mutlaka aldırırdı…
Mızmızlıkların sonu sanki hiç bitmeyecek gibiydi…
Lise yılları gelince her şey daha kötüye gitmeye başlamıştı. İçinde hep bir öfke vardı. “Kızım şurada beş dakika bir otur” cümlesinden yılmasına rağmen yerinde duramazdı. Yapmak istese de yapamazdı. Telefona çok takılmaya başlamıştı. Eskisi gibi derslerine de kendisini veremiyordu. Anne, babasıyla sürekli tartışır olmuştu. Ne derslerinde hayır vardı ne de mutlu olsun diye iznini koparıp yaptığı tüm diğer aktivitelerde bir tat…
Kurslar yerini
psikologlara bırakmıştı artık. Anne, babası bir yerden tavsiye duyuyor hemen
ona gidiyordu. O ise bunları sanki kendinin dışında gibi ne derlerse oraya
gidiyordu ama hep mızmız, suratı bir karış…
En son yurtdışında
okuma faslı gelmişti, şimdi ne yapacaktı? Yalnız göndermeyecekleri kesindi…
Annesi ile birlikte, bir başka ülkede eğitimine devam edecekti. Bu öykü de çok
kısa soluklu oldu. Yapamayınca geri dönmek zorunda kalmışlardı. Üniversite
öyküsü de bir başkaydı. Sonrası mı sorasını hiç hatırlamak istemiyordu… Her
şeyin anlamını yitirdiği her türlü eğlencenin içinde mutsuz bir Esma…
Şimdi ise sadece camdan
bakarak ilkbaharın ortasında dışarıyı seyretmekten bile keyif alır hale gelmişti.
Başlangıcı mutlu aile sahneleri ile planlanan ama akabinde dram hatta trajediye
dönen bu filmin bu hale geleceği aklının ucundan geçmezdi. Ne onun ne anne
babasının… Kırılma sahnesi ise anne-babasının ebeveynliğin hakkını vermenin her
istediği olan bir çocuğun -biyolojik yaşı yetişkinliğe varmış bile olsa-
duyduğu evetler ve gül dökülen yollardan ibaret olmadığını anladıkları o güne
dayanıyordu. Esma’nın ilk ‘hayır’ını duyduğu o büyük güne…
Ne Fark Eder
…..
Sevmese zorlar mıydı hiç?
Ve sevmese zorlandığım yerde destek
olur muydu?
Meğer bunların hepsi,
Beni neden sevdiğini göstermekmiş...
Artık;
Başımı okşasa da bir...
Dövse de bir...
Anladım;
Tebessümü de kızması da
Sevgidenmiş...
Merhametindenmiş...
….
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek
amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek
için insanı açık bir bilince yönlendirir.
Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile
devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
İnsanı olgunlaştıran hayatta aldığı hayırlar...
YanıtlaSilAnlık insanın çıkarına ters gelse de devamı çok lehine
Haaayır'da hayır vardır🤗
Ailelerin yaptığı yanlışlardan biri de hayır diyememek ve benim olmadı aman evladımın olsun. Hayatın içinden samimi bir yazı olmuş
YanıtlaSilİlk “hayır”ım… benim de bunu karşımdaki insanlara söylemeyi başarmam lazım :) meğer iyi geliyormuş…
YanıtlaSilAnne baba cocuk yetiştirmeyi ona imkan sunmak ile karıştırıyor. En iyi oyuncak ya da iyi döşenmiş bir oda, güzel kıyafetler bir çocuğu ne kadar yetiştirir.
YanıtlaSilSon pişmanlık fayda etmez 🎶
YanıtlaSil