HAYATA YOLCULUK
Kendi halinde geçinen memur bir ailenin kızıydı. O gün otobüs
karanlıkta ilerlerken gözleri yoldaki ışıklara takılmış, çok uzaklara dalıp
gitmişti. Çocukluk, gençlik, üniversite yılları geçmişti gözünün önünden. Bu
yolculuk onu geçmişe götürmüş, birçok şeyi düşünme fırsatı bulmuştu. “Hayat ne
kadar da hızlı akıp gidiyor.” diye geçirdi içinden. Gerçekten de daha dün
gibiydi üniversite yılları.
Birçok insan gibi Zeynep’in de hayatı çok inişli çıkışlı ilerlemişti. Geçmişte hayallerini süsleyen her şeyi elde etmişti. 20 yıl önce mutlu olabileceğini düşündüğü şeylere bugün sahip olmuştu, fakat tatmin olamamıştı. Büyük bir şirketin yönetim departmanın da çalışıyordu. Liseden mezun olup üniversite okumak için gelmişti bu şehire. Elindeki kısıtlı imkanlarla arkadaşlarıyla bir ev tutmuşlar, geçinip gitmişlerdi. . Kimin parası olsa evdekilerin sevdiği bir şeyi alıyordu. Bu bazen çekirdek, bazen evin de bir eşyası oluyor, onları sevindirmeye yetiyordu. Sabahları otobüs durağına koşarak gidiyor, yer bulup binebilirlerse çok seviniyorlardı. Okul tatillerinde memleketine otobüsle gidiyor, yolculuktan çok keyif alıyordu. Bugün ise uçakta yer bulamayıp otobüsle gitmek zorunda kaldığı için hayal kırıklığına uğramıştı.
Zeynep bunları düşünürken elinde olmadan acı acı tebessüm etti. “Hayat beni ne kadar da değiştirmiş” dedi kendi kendine. Oysaki değiştiren hayat değildi. Eskiden onu mutlu eden şeyler artık ona yetmiyor, onu tatmin etmiyordu. Eskiden o ufacık şeylere sevinen halini çok özlüyordu. Geçenlerde bir arkadaşı sohbet sırasında “Biz aslında kıyaslarımıza göre mutlu oluyoruz.” Demişti. O günden bugüne yaşamını irdeledikçe, birçok şey fark etti. Bugün insanlar yaşamlarını sürekli kıyas yapıyorlar. Sosyal medyada o kadar çok paylaşım var ki, sanki çok mutluymuş, hiç problemi yokmuş gibi görünüyorlar. Eşinin nasıl hediye aldığı, onu ne kadar çok sevdiği, çocuklarının başarısı... Sanki bunlar olmazsa olmazmış gibi gösteriliyor bize. Sonra da bu örneklerle kendimizi kıyas yaptığımızda mutsuz ve şükür süz oluyoruz. Bu da bizi hep daha çok isteyen elindeki ile yetinemeyen ve başkalarından bir şeyler bekleyen konumuna düşürüyor.”
Oysa öğrencilik yıllarında imkanları az olmasına rağmen nasıl da mutluydu. Bugün her imkanı vardı ama o günlerdeki mutluluğu yoktu. Demek ki insanın mutlu veya mutsuz olması imkanları ile alakalı bir şey değildi. İmkansızlıklara rağmen ortaya koydukları anılarını hatırlayıp Zeynep burnu sızlayarak “O günlere geri dönebilsem ne güzel olurdu” dedi. Hayat da aynı otobüs yolculuğu gibi gelip geçiyordu. Bir yerden başlamam ve yanlış yaptıklarımı doğru olana çevirmem lazım.” diye düşündü.
Peki
ya nereden başlayacaktı?
İnsan
istediklerine ulaştığında mutlu olamıyorsa…
Nasıl
mutlu olacaktı?
Sahi mutluluk neydi?
Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…
İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…
Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
Motivasyon edici bir yazı ...emeğinize Tşkler🌿🌸
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı🌸
YanıtlaSilSahi Mutluluk ne? Bir şey elde ettiğimiz zamanki hissettiğimiz duygu mutluluk mu? Bu Mutluluk ise çabuk geçiyor.
YanıtlaSilİnsan istediklerine ulaştığında mutlu olamıyorsa…
YanıtlaSilNasıl mutlu olacaktı?
Sahi mutluluk neydi?
Mutlu olmak için çabalayan ama henüz mutluluğun ne olduğunu bilmeyen insanlar olduk maalesef.
Oysa mutluluk, insanoğlunun en temel amacı değil miydi?
Hatırlatıcı ve düşündürücü bir yazı olmuş.
Emeğinize sağlık😊🤲🏻🤍
Tekrar gençliğimize geri dönemeyiz ama o günlerdeki gibi elimizdeki küçük güzelliklerle mutlu olabiliriz.
YanıtlaSilKıyaslarımıza göre mutlu oluyoruz… nasıl da çarpıcı bir cümle…Buradan iş nerelere varır… Emeğinize sağlık
YanıtlaSilİmkanlar arttıkça insan daha fazla mutlu olacağını düşünüyor. Öyleki bedel ödemeden havadan gelsin ister. Çalışmadan para kazanmak ister. Bedelini ödemediğimiz hiç nir şey bizlerin olmuyor.
YanıtlaSilİmkan... Ne çekici bir kelime ama aslında bir çok konuda sınav oluyor... Emeğinize sağlık...
YanıtlaSilBugün her imkanı vardı ama o günlerdeki mutluluğu yoktu... eski biz ile yeni biz işte tıpkı böyle...
YanıtlaSilO kadar samimi o kadar bizden bir yazıydıki okurken ben de Zeynep’tim.Emeğinize sağlık
YanıtlaSilKalemnize emeğinize sağlık 😊
YanıtlaSilİmkanların çok olması insanı gerçekten mutlu eder mi? Şimdiki zamanda en çok düşünülmesi gereken konulardan da birisi bu… İnsan imkanı arttıkça konforu da artacak zannediyor. Peki öyle mi?
YanıtlaSilSahi mutluluk neydi? Sahip olduklarımızın farkına varmak olabilir mi?
YanıtlaSilSahi mutluluk neydi? Mutluluk her istediğimizi elde etmek zannettiğimiz ama en büyük burada tuzağa düştüğümüz bir kavram. İnsan her istediğini elde ettiğinde mutlu değil, tatminsiz, teşekkürsüz, gergin ve hatta mutsuz bir insan oluyor. Mesele imkanları artırmak değil, çünkü mutluluk imkanla alakalı değil.
YanıtlaSilNe güzel bir konuya değinmişsiniz.
YanıtlaSil