BEYAZ YAKALI ÖNLÜK
Her sabah olduğu gibi erkenden uyanmıştı. Bahçeye çıktığında ılık bir sonbahar rüzgârı esiyor, ağaçların dalları bir oraya bir buraya sallanıyordu. Dallar sallandıkça yapraklardan haşırtı sesleri geliyordu. Bu sahne onu, sabah erkenden kalkıp ilkokula gittiği günlere götürdü.
Zaman ne kadar çabuk geçiyordu. Daha dün gibiydi. Sabah annesinin sesiyle uyanır, önlüğünü giyer, okula gitmeye hazırlanırdı. O zamanlar beyaz yakalı önlükler vardı. Okulda herkes aynı önlüğü giyerdi. Her hafta sonu önlükler yıkanır, ütülenirdi. Cansu'nun annesi çalıştığı için çok yoğundu. Evde olduğu günlerde birçok işi olurdu. O da işlerin bir ucundan tutar, yardım ederdi. Pazar akşamları kendi önlüğünü ve kardeşinin önlüğünü ütüleyip asardı. Sabahları kardeşiyle okula gider, öğleden sonra yine birlikte dönerlerdi. Yiyecek bir şeyler hazırlar kardeşiyle karınlarını doyururlardı. Sonra ödevlerini yaparlar, biraz oynarlar, vakit geçerdi. Annesi onlara her şeyi öğretirdi, kendi işlerini kendi görürlerdi. Cansu sorumluluklarından keyif alırdı ama bazen de yapası gelmezdi.
O zaman da annesi şöyle derdi:
“Canım kızım, bazen sorumluluklarından sıkıldığını biliyorum, ama şimdiden bunları öğrenmen ve yapman çok kıymetli. Benim ne demek istediğimi ileride anlayacaksın.”
O üniversiteyi kazanıp başka bir şehre gideceği zaman annesi ona, “Bak kızım, ben sana hayatta kendini güçlü hissedebileceğin birçok şeyi öğrettim. Sana güveniyorum. Bu yüzden içim rahat. Biliyorum ki, kendine bakabileceksin. Bundan sonra bu sözlerimi daha iyi anlayacaksın.” diyerek uğurlamıştı.
Cansu yıllar öncesine gitmiş, düşüncelere dalmıştı. Burnuna düşen yağmur damlasıyla irkiliverdi. Gözleri dolu dolu, “Ah canım anneciğim, ne kadar da haklıymışsın, senin bana o yıllar verdiğin sorumluluklar bugün beni diri tutuyor. Kendimi hem güçlü hem de mutlu hissediyorum. Demek ki insan verdiği emeklerin karşılığını bu hayatta alıyor.” dedi kendi kendine.
İnsan bu hayatta ne yapıp ederse muhakkak karşılığı ona
verilir. Bu yaptıkları onu hayatta becerikli hem de mutlu yapar. Küçücük bir
çocukken, beyaz yakalı önlük giyerken de yetişkin olup hayata atıldıktan sonra da
ne zaman, nerede olursa olsun, insanı güçlü kılan, sahip olduğu imkanlardansa
cebine koyduğu marifetleridir.
İnsan hakkını arar, ömrü yettiği kadar…
Eylemleri de bu isteği kovalar...
Oysa hak eden olmak, hakkını aramaktan daha değerli değil midir?
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
Bugün ki uğraş yarının konforu
YanıtlaSil''İnsanı güçlü kılan, sahip olduğu imkanlardansa cebine koyduğu marifetleridir....''
YanıtlaSilOysa bizler marifetlenmek yerine imkan arttırmaya uğraştık.
Küçücük bir çocukken, beyaz yakalı önlük giyerken de yetişkin olup hayata atıldıktan sonra da ne zaman, nerede olursa olsun, insanı güçlü kılan, sahip olduğu imkanlardansa cebine koyduğu marifetleridir.
YanıtlaSilSahip olduğumuz her şeyi kaybedebiliriz.
Ancak marifetlerimiz bizimdir, onlara kimse dokunamaz💪🏻
Hayat güçlü olanlarla güçlüymüş gibi gözükenler arasında geçen ilişkiler yumağı… Gerçekten güçlü olanın bunu kanıtlamaya ihtiyacı olmuyor. Ama diğeri güçlü görünmeye çalıştığı için kendini destekleyecek her türlü fırsatı kullanabilen bir canlıya dönüşüyor. Sonuçta hayat senden habersiz cebindekine bakıyor. Onun için nasıl göründüğünü değil gerçekte ne olduğun/olacağın önemli!
YanıtlaSilNe ekersen onu biçiyorsun.
YanıtlaSil“İnsanı güçlü kılan imkanları değil sahip olduğu marifetleridir”
YanıtlaSilNe güzel bir yazı kaleminize sağlık 🙏
İnsan imkanlarıyla ancak bir yere kadar gelebilir. İmkanım beni ileriye götürmüyorsa zaten neden vardır ki? Marifetleri artırabilmek dileğiyle…
YanıtlaSilÇocuğa sorumluluk vermek deyince akla gelen tek şey ders çalışsın oluyor ama onların hayatta kendilerine bakmayı öğrenmeye ihtiyacı var.
YanıtlaSilİmkanı güç zannediyoruz ne büyük yanılgı gerçekten.. Keşke o zaman şunları da öğrenseymişim dediğim o kadar çok şey oldu ki şu zamana kadar..
YanıtlaSilSorumlulukları olmayan insan nasıl öğrensin ki. Hiç düşünmediğimiz şeyler. Elinize sağlık
YanıtlaSilİnsanın cebine koyduğu marifetlerdir onu güçlü yapan elinize saglık beni çocukluğuma götüren bir yazı oldu
YanıtlaSilBedel insanı toparlar, insanı güçlü kılar, marifetlendirir...
YanıtlaSilİnsanı güçlü kılan sürecindeki mücadelesi ve marifetleridir. Mücadele varsa ümit var demektir…
YanıtlaSilÖnce Sorumluluk alanlar her zaman başarı ve mutluluğu yakalıyor
YanıtlaSilPeki ya bizlerin bedellerini ellerinden alıp bozduğumuz çocuklar...Ya onlar bizi affedebilecek mi?
YanıtlaSilAçlıkları olanın marifeti gelişiyor ne güzel anlatılmış sen istemesen de kendini iteklediğin de kendine bir bakıyorsun ki benim bu özelliğim de mi varmış ben bunu da yapabilirmişim derken buluyorsun kendini...
YanıtlaSilHiç bir marifetlenme başlangıçta kolay değildir. Ancak cebimize koyduğumuzda başka...
YanıtlaSilHiç bir başarı tesadüf değil, çünkü insan yapıp ettiklerinin karşılığını alır😊
YanıtlaSilGünümüz çocuklarına bakınca anlıyoruz bu yazının değerini. Elinize sağlık💐
YanıtlaSilHayat sadece çocuk için ders çalışmaktan ibaret değildi oysa... Çocuğun her şeyden alabileceği bir pay var yaşına göre. Çocuktur yapmasın deyince işler değişiyor. Ortaya güçlü bireyler değil hala anne babasından bir şeyleri bekleyen bireyler meydana geliyor... Günümüzde çokça yaşanılan durum...
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌸