AYNA AYNA SÖYLE BANA

AYNA AYNA SÖYLE BANA

Selin o sene üniversiteyi yeni kazanmış, ailesinden ilk kez uzaklaşarak Ankara’ya gelmişti. Ne kadar buruk olsa da yeni arkadaşlar yeni ortamlara girmek burukluğunu hızlıca unutturmuştu. Zaman su gibi akıyor, neredeyse ilk dönem bitiyordu. Yeni tanıştığı arkadaş ortamında tanıdığı Mert’ten çok etkilenmişti ve ara tatil olmadan iletişim kurabilmenin yolunu arıyordu. Mert ise kalabalık arkadaş ortamlarında karşılaştığı Selin’i fark etmiyordu bile.

AYNA AYNA SÖYLE BANA

Mert’in arkadaş ortamları ne kadar kalabalık ve farklı da olsa giyimleri, konuşma stilleri, eğlendiricileri hep tek tipti. Selin onların yanında bambaşka bir dünyanın insanı gibi kalıyordu. Giyinirken güncel modayı takip etmeden bazen babaannesinden kalan bir gömlekle kombin yapardı. Yaşıtları gibi konuşurken kelimeleri değiştirmez, aksine değiştirenleri uyarıp doğrusunu anlatırdı. Kitap, film seçerken popülariteden uzak, içeriğine bakarak seçim yapardı. Gürültülü müziklerin çaldığı, kimsenin kimseyi duyamadığı yerleri değil, sohbet edebileceği ya da kafasını dinleyebileceği yerleri seçerdi. Hatta o bisikleti ile bulduğu yeni yerlerde yanına aldığı termosu ile kahve içmeyi bir yerde oturmaya tercih ederdi. Ancak ne var ki bunlar Mert’in dikkatini çeken şeyler değildi.

Selin çoktan değişmeye karar vermişti bile. Kısa sürede tıpkı onlar gibi konuşup, onlar gibi eğlenen, onlar gibi giyinen biri olmuştu. Ve en önemlisi artık Mert’in dikkatini çekmeyi başarmıştı. Aynaya baktığında ondan mutlusu yoktu. Sanki elinde bir sürü renkli balon tutan mutlu bir çocuk gibiydi. Mutluluğunu gölgeleyen tek şey sömestr tatilinde ondan ayrılacak olmaktı.

Ailesinin yanına döndüğünde etrafındaki herkes Selin’in değişikliğini fark etse de yüzüne karşı bir şey söylemek istemiyordu. Selin ise gözlerini aynadan alamıyor, sabahtan akşama kadar kendi ile ilgileniyordu. Aynalar yalan söylemese de insan hep aynalardan isteğine göre cevap alır ya…. Selin de tüm gün aynada gördüğü kişi ile sohbet ediyordu.

Sonuçta ayna dediğin dış dünyayı yansıtır ve insan kalbine kulaklarını tıkadığında ona gerçekleri gösterecek bir ayna da yoktur.

AYNA AYNA SÖYLE BANA

İçinde filizlenen huzursuzluğu çoktandır reddediyordu. Tüm hayatı Mert’e göre şekillenmeye başlamıştı, kendi ihtiyaç ve isteklerini rafa kaldırmıştı.

“Ayna Ayna söyle bana...”

Beğendiği kişi tarafından beğenilmek için ödediği bedel gerçekten insanı mutlu eder mi?

Saçını, giyinme tarzını, göz rengini, ekonomik durumunu veya popülaritesini beğendiğimiz kişiyle bir ilişki başlatabilmek için nelerden vazgeçmemiz gerekir? Buna kendimiz de dâhil mi?

Hayatımıza bir anlam katmayan ve soyut güzelliği olmayan bir ilişki somut güzelliklere dayalı olarak ne kadar süre devam eder?...

Bu durum insanın gerçek mutluluğa ulaşmasına yeter mi?

Bir aynaya bunları sorsak ve sihirli cümleyi söylesek bize ne derdi acaba?

Beğenilmek için çabalayan….

Beğenilmedikçe mutsuz olan….

Mutsuz olduğu için daha çok beğenilmek isteyen….

Ve beğenilmek için kendinden vazgeçen kişiye nasıl yardımcı olunabilir?

Gerçeğe, kalbinin sesine kulaklarını kapatan kişiye ne söyleyebiliriz?

Duymak istemeyene duyuracak bir ayna var mı?

“Ayna ayna; söyle bana...”

AYNA AYNA SÖYLE BANA

Beğenilmek, ilgi görmek insanın en temel ihtiyaçlarındandır. Ancak insan beğeni ve ilgilerini doğru yere yerleştiremediğinde dengesini bozmaya başlar. Hem kendinden hem de amaç ve hedeflerinden uzaklaşır. Sadece elindeki balonlarla mutlu olan, balonlar patladığında ise ağlayıp çözümsüz kalan bir çocuğa dönüşür.

İnsan ancak doğru bir amaç uğrunda kendini geliştirip anlamlı işler yaptıkça huzura yaklaşır. Böylece dış etkenlerden korunup dengeyi yakalayabilirse kendi içindeki mutluluğa ulaşmayı da başarır.


Milyarlarca insan içinde, ‘bir’ kişinin ne önemi olabilir ki?

Bunun cevabını, o ‘bir’ kişiye sorun!

 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. Ayna ayna söyle bana… sadece gerçekleri söyle… aslında o gerçekleri ben de görüyorum ama duymak istiyor muyum? Beğenilmek için ödediğimiz bedeller ne çok! Ve gerçekleri duymanın acısına sabretmek ve yaptığımız hatayı kabul etmek ne zor! İşte yeni tohumlar ekmeye buradan başlayabiliriz :)

    YanıtlaSil
  2. İnsan beğeni ve ilgilerini doğru yere yerleştiremediğinde dengesini bozmaya başlar ve o ilginin kölesi olur ilgi almak için elinden geleni yapar…

    YanıtlaSil
  3. İnsan ancak doğru bir amaç uğrunda kendini geliştirip anlamlı işler yaptıkça huzura yaklaşır. Böylece dış etkenlerden korunup dengeyi yakalayabilirse kendi içindeki mutluluğa ulaşmayı da başarır.

    YanıtlaSil
  4. İnsanın karşı cinse yönelik düştüğü en büyük yanlışlardan biri galiba

    YanıtlaSil
  5. Ne kadarda yaşanılan gerçekler üzerine bir yazı olmuş…
    İnsan şu zamanda sadece isteklerine göre hareket ediyor ve düşünmüyor gerçekleri…
    Emeğinize sağlık…

    YanıtlaSil
  6. İnsan bilemedi ne kadar var olmaya çalıştıkça aslında yok olmaya yüz tutuğunu

    YanıtlaSil
  7. "İnsan ancak doğru bir amaç uğrunda kendini geliştirip anlamlı işler yaptıkça huzura yaklaşır" şu cümleyi beynime mıhlayasım var, öyle guzel.... Yazanın emegine sağlık

    YanıtlaSil
  8. Geçici olan şeylerle kalıcı mutluluğu istemek…

    Emeğinize sağlık… 💐🎈

    YanıtlaSil

Yorum Gönder