Ben Nerede Yanlış Yaptım?
Küçüklüğünden beri kimseyi kırmamaya özen gösterirdi Leyla. Ailesinin içinde bir kavga çıksa “Durun durun o zaman şunu şöyle yapsanız daha iyi olmaz mı?” derdi. Ailesi fikirlerini önemsemiyormuş gibi gözükse de, işin sonunda hep onun dediği olurdu. Ağabeyinin hastalığından dolayı daha çok küçük yaşta esnaf lokantasında ona yardım etmeye başlamıştı.
Derslerini çalışmaya vakti kalmadığını
anlayana kadar; ilk zamanlarda orada olmak çok eğlenceliydi. Gitgide okul hayatından uzaklaşmış, başarısı düşmüştü. Bir
taraftan derslerini toparlamaya çalışıyordu. Okulunu ortalamasının çok altında
bitirdi.
Bu sırada ablası doğum yapmış mini mini tatlı bir yeğeni olmuştu. Ablasının ne zaman yardıma ihtiyacı olsa Leyla oradaydı. Eee tabi teyzelik bunu gerektirirdi. Bir süre sonra ablasının çalışması gerekti. Leyla’dan bebeğine bakması için yardım istedi. Ablasını kıramazdı, tabii ki bakacaktı. İlk defa teyze olmuş, “Ablamın en büyük destekçisi olmam gerekir” diye düşündü. Bir süre böyle devam etti ta ki kendi hayatında yapmak istediklerini yapamadığını fark edinceye kadar. Çevresindeki tüm insanların hayatında yardımcı olarak vardı, ya kendi hayatında neredeydi? Düşündü kendi sahnesinin başrolünde olmadığını fark etti.
Kendisini ablasının yanında buldu “Ben de artık çalışsam keşke” dediğinde..
Ablası da “Tamam o zaman bizim esnaf lokantasında çalış” deyince “Yeter ki
çalışayım o da olur” diye düşünüp kabul etti. Çalışmaya başladı ama orada da
güzel yeğenine bakıyor, pek çalışıyor gibi hissetmiyordu kendini. Ay sonu
gelince tüm çalışanlar gibi bir maaş beklerken, “Sen bizdensin, al sana bu kadar yeter” diyerek harçlık
gibi bir miktar para tutuşturmuşlardı eline. Bu durum yaptığı onca şeyin karşılığı olmamalıydı. Elinde duran ve ona layık görülen paraya baktı
sonra düşünmeye başladı. Zaman
ilerledikçe değişen pek bir şey olmamıştı. Bütün bu yaşananlarda bir gariplik
vardı, birkaç ay böyle geçti. Artık canı iyiden iyiye sıkılmıştı.
"Ben
nerede yanlış yapıyorum? Kendi mesleğimi yapsam daha iyi olacak” diye düşünerek
ailesinin yanına gitmeye karar verdi.
Tabii bu kararı uygulamak hiç de kolay olmayacaktı. Verdiği bütün emekler aldığı yükler birer
birer gözünde canlanıyordu. Çok zorlanarak lokantayı bıraktı. Yeğeniyle
birlikte kalbini de geride bırakmıştı adeta ve artık kendi
istediği gibi bir çalışma hayatına atılıyordu.
Sahnenin daha ortalarında olduğunu düşünüyorsa da ablası ne zaman
tatile çıkmak istese çocukları yine
Leyla’ya bırakmak istiyordu. Leyla ablasını kırmamaya özen gösteriyordu. Hatta ara sıra işten izin alıp çocuklara bakıyordu. Her ne kadar yeni bir hayatı hedefine koysa da
emeklerini de bir çırpıda yok sayamıyor vazgeçemiyordu. İzin almalar her ay olmaya
başlayınca iş yerinde de sorunlar yaşamaya başladı. Bir gün yine ablası; "gerçekten artık çok yoruldum yarın
kızlarla tatile gidelim diyoruz, Zehra’ya
bakarsın değil mi?" diye sordu. Leyla düşündü, "Evet yarın bakabilirim ama diğer günler
çok önemli bir toplantımız var orada bulunmam lazım" diye yanıtladı. Ablası; "Zaten hiçbir zaman yanım da olmadın ki. El alemde ne kardeşler var ama bizdeki
hiçbir işini iptal edip ablasını düşünmüyor." O sırada eşiyle de kavga ettiği haberini vermeden geçmedi. "Senin
yüzünden Faruk’la da
kavga ettim, beni geçen gün azıcık
idare etsen tartışmayacaktık. Hatta tatile gidebiliyor olsam biraz dinlenirim birbirimizi daha iyi
anlarız, ilişkimiz toparlanır" dedi. Bu sözlerin karşısında Leyla’da yine o soru…
"Ben nerede yanlış yaptım, yapmaya devam ediyorum? Çocukluğumdan Bu güne ne zaman istese hep yanında olmaya çalıştım. Bir kez işim çıktığını söyledim bu ne şimdi? Benim de bir hayatımın olduğunu ve sorumluluklarım olduğunu neden anlamıyordu? Ben onu bu kadar kırmaktan endişe ederken, o nasıl böyle bir anda yaptıklarımı unutup hiçe sayabiliyordu?
Leyla bir banka oturup düşünmeye başladı. Hayatta herkesin kendi rollerinin hakkını verebileceğine kanaat getirmişti… Başkasının hayatında ihtiyaç
duyduklarında destek olmak elbette insan olmanın gereğiydi ama bunu kendi
sahnesini terk ederek yapamayacağını acı da olsa anlamıştı… Şimdi mesele kendi
sahnesine geri dönmenin yollarını bulmaktı…
Her gerçek, heybesinde bir
bedel taşır…
İnsanların çoğu, o bedeli
ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…
Dolayısıyla insan, mutlaka
yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek,
doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin
gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları
insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı
sağlar.
Aşırılık oldugunda hayatımızda kıvamı bozuyoruz dengeler bozulunca da ilişkilerimizi etkilemeye başlıyor...en güzeli kıvam ,kıvam kıvam.ticarette kıvam,gezmede kıvam,yemede kıvam ,arkadaslikta iliskilerde kıvam hayatımızın her yerinde olmazsa olmaz kıvam...
YanıtlaSilSanki hayatımdan bir parçayı alıp buraya koymuşsunuz gibi hissettim :) İnsan kendi toparlanırsa etrafındakiler toparlanır. Bunu anlamak zaman alsa da çok şükür bugüne 🤲 Biz etrafımızdakiler için bazen aşırıya kaçarak kendi hayatımızı feda edebiliriz. Ama bu hayat bize bir birey olarak verildiyse hala buralarda bir görevimiz var demektir. Hem kendimiz için hem iletişim ve ilişkide olduğumuz insanlar için.. Sadece kime ne pay vereceğimizin hesabını iyi yapmak durumundayız. Hayatta öyle değil mi? Her şey bir mizan için de kurulu değil mi? :)
YanıtlaSilNe kadar da hayatın içinden bir yazı. Hepimizin sınır koyamadığınız ilişkileri var ama bunun farkında bile değiliz… emeğinize sağlık…
YanıtlaSilHer şeyin bir dengesi olmalı. Elinize sağlık.
YanıtlaSilÇok güzel bir konuya değinmişsiniz. Tşkler
YanıtlaSilSen hep hep yaparsın. Bir gün bir kere hayır dersin onu da bin bir zorlukla kırmadan nasıl dicem vs. o sana pat diye hayır der, sen naptın ki der... demek ki bunlar nankör insanların ortak davranış kalıbı... nasıl da hepsi aynı şeyi yapıyor. Bu da demektir ki onların karşısındakiler yani bizler de (nankör olmadığımız belli di mi :)) aynı yanlışları yapıyoruz kendimizi hiçe sayıp onların sahnesinde oynuyoruz ve kendi sahnemiz boşuna bizi bekliyor... acı ve zor olsa da çok önemli bişi yapmış Leyla...
YanıtlaSilHatanın neresinden dönersen kardır leylaa… kaleminize sağlık çok güzel
SilKendi sahnenin hakkını veremeden kime ne yapmaya çalışsa da olmayacaktı kıvamı yakalamadan yaptığımız her hamle bizim için iyi bir hamle değildir kaleminize sağlık çok güzel bir yazı …
YanıtlaSilBen buldum nerde yanlış yapıldığını… jestler tavize dönmüş ve zalimimizi kendimiz yaratmışız.. kardeşimiz bile olsa kıvam bozulunca sonuç bu :(
YanıtlaSilYasa hiç değişmiyor…
SilHep tutarlı.Fatma Dlkn
Allah ondan razı olsun bir gün birisi dedi ki; Başkasının hayatında başrol olan kendi hayatında figüran olur… Ftm Dlkn
SilKendi rollerimizi askıya alıp, başkalarının rollerini üstlendiğimizde,
YanıtlaSil1-Kendimizi yok sayıyoruz,
2-Başkalarının rollerini oynamasına izin vermiyoruz,
3-Herkesin ihtiyacı olduğunda bu görev senin görevin oluyor.
4-
5-İnsanların kendinden beklentilerini düşürüp, dış dünyadan beklentilerini arttırıyoruz.
Leyla'nın aksine, kendi rollerinin en iyisini oynayanlar olabilelim dilerim.
4- İnsanları marifetsizleştiriyoruz.
SilSorunları çözeyim derken rastgele çözümler ile çözüm buldum derken elime yüzümüze bulaştırıp senin için saçımı süpürge ettim yine de yaranamadım modun da kalıyorsan bir sır süpürge olmana gerek yoktu…
YanıtlaSilLeyla niçin böyle şeyler yapıyorsun? Ablan durup dururken sana git kendi hayatının başrolü ol demeyecek malesef. Sen kendine de!!!
YanıtlaSilBaşkasının hayatında ihtiyaç duyduklarında destek olmak elbette insan olmanın gereğiydi ama bunu kendi sahnesini terk ederek yapamayacağını acı da olsa anlamıştı…
YanıtlaSilSoru varsa muhakkak ki cevap da gelecektir :)
YanıtlaSilİnsan bazen başkaları için yaptıklarının ayarını kaçırabiliyor, bu da taviz oluyor. Karşı tarafın nankörleştiğini görüyoruz. Bu yüzden önce kendi sahnemizde olmalıyız. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilİnsan sınır koymayınca ne olur? Neden insanlarla aramıza sınır koymalıyız?
YanıtlaSilHayatta her an her yerde olmak mümkün değilken yani her şey sınırlı iken aslında... Sınırsız yaşamaya çalışmak insana zarar verir...
Çok güzel bir yazı :)
YanıtlaSil