Bir Yeni Uyarı!
Yağışlı bir kış sabahına uyanan Simge ve Mehmet, her zamanki gibi telaşla işe gitmek için hazırlanıyorlardı.
-“Simgeeee şemsiyenin nerede olduğunu
biliyor musun? dedi Mehmet.
-“Hayııııır.
Peki, sen siyah yağmurluğumu gördün mü? Bulamıyoruuum” diye cevap aldı.
-“Zaten ne zaman bir şeyi arasam tam da o şey kaybolmuş
oluyor. Bizim evde sanki bir kara delik var, hiçbir şeyi bulamıyorum” diye
söylenerek hazırlanmaya devam Simge.
İş yerine
gittiğinde, rutine dönen sabahki koşturmalarını düşünmeye
başladı.
"Peki, Neden her sabah bu telaşı yaşıyorum?
Neden kendi evimde bir şeyleri bulmakta
zorlanıyorum?"
Bunun gibi birçok soru vardı. Aslında kafası
da tıpkı evin hali gibi karmakarışıktı.
Bir sebep
bulmaya çalışırken telefonuna bir uyarı mesajı geldi. Patronundan gelen bir
dosyaydı. Ancak telefonun hafızası dolu
olduğu için yeni gelen dosyayı indiremedi.
Hemen hafızasında yer açmak için neleri silebileceğini kontrol etmeye başladı. Dosyanın aciliyetinden dolayı hızlıca fotoğraflarını silmeye başladı. Telaşla onun için önemli olan fotoğrafları da silmiş oldu. Bu duruma çok üzüldü ama o an için bu anlık çözümü uygulamak zorunda kalmıştı. Oysa ne zamandır fotoğrafları ayıklama isteği vardı ama hep ertelemişti. Erteledikçe de fotoğraf sayısı artmış artık gözü de korkmaya başlamıştı.
Mehmet
ile işten eve geldiklerinde, sabah tüm dolapları yere döktükleri gerçeğiyle
karşılaştılar. Ev modern sanat müzesi gibiydi. Bir sanat eseri izler gibi sessizce
baktılar. Mehmet, bu durumu kanıksamış
bir şekilde eşyaların üzerinden atlayarak üstünü değiştirmeye gitti. Simge ise bir süre daha dağınıklığı
izlemeye devam etti.
Telefonunda
olduğu gibi evinde de ne çok gereksiz şey biriktirdiğini fark etti.
“Tamir
edilse kullanılır “elektronikleri,
“Hatırası
var” çöpleri,
“Zayıflayınca giyerim”
kıyafetleri,
“Bir
gün lazım olur”
fişler ve faturaları,
“Vakit
bulursam başlarım” hobi malzemeleri… Derken, bunca şeyin arasında asıl ihtiyacı
olanlar kayboluyordu.
Dışarda
çakan şimşek gibi aniden Simge’nin aklında bir
şimşek çaktı.
-“Mehmet
evimiz bize uyarı mesajı veriyor. Hafızası dolduğu için önemli dosyaları
göremiyoruz” dedi.
Mehmet
karısının ne dediğini anlamadı, nitekim sormadı da... Çünkü kim bilir saatlerce neler anlatacaktı. Sürekli
izlediği videolardan, edindiği bilgilerden, okuduğu makalelerden bahsederken
ana konunun ne olduğunu bile unutacaktı. Kafasının kaldıramayacağını düşündüğü için
uzun zamandır yaptığı gibi klasik geçiştirme cevabını verdi. “Haklısın karıcığım.”
Simge, eşinin tepkisizliğinin de bir
uyarı olduğunu fark etti.
Simge’nin hayatında her şey çoktu...
Eşyaları, kıyafetleri, fotoğrafları, arkadaşları… Her şeyi biriktirdiğini fark etti. Hayatına
birçok şey giriyor, ancak hiçbir şey çıkmıyor ve sürekli birikiyordu.
Oysa doğada bulunan canlıları düşündüğünde biriktirme yoktu. İnsan dışındaki canlılar sadece ihtiyacı olanı kullanıp geri kalan kısmını bırakıp yoluna devam ediyordu. Her canlı bu akışa uyumluydu. Tıpkı bir nehir gibi…
Nehirler geçtiği yolda tüm canlılara fayda veriyordu. Ancak eğer o nehir yatağı çer çöp ile tıkanırsa ya da kapasitesinden fazla yağış alırsa taşar. Zamanla çevresinde bulunan canlılara zarar vermeye başlar. Nehrin içinde akarken berrak ve faydalı olan su, nehrin dışına taştığında bulanık ve zarar veren olur. Çünkü artık o nehir suyu değil, sel suyudur. İşte hayatı da son dönemlerde tıpkı taşan nehir gibi olmuştu.
Hayatında
biriktirdiği ve sadeleştirmediği eşyalar, kişiler, bilgiler de tıpkı nehrin
yatağını tıkadığı gibi hayatımızın akışını tıkamış ve artık taşarak ona zarar
vermeye başlamıştı.
Simge hayatının birçok alanında uyarılar almış ve sadeleşmesi gerektiğini anlamıştı artık.
Peki,
Simge, sadeleşmeye nereden başlamalıydı?
En
başından ve en detaydan… Çünkü evinde
ihtiyaç fazlası olan o toplu iğnenin, iş hayatında yaşadığı problemlerle
bir ilgisi vardı. Çünkü telefonundan silmediği gereksiz bir fotoğrafın eşiyle
olan iletişim problemiyle bir ilişkisi vardı. Üstelik aldıkça artanların
hepsini kullanamıyordu da...
Ve karar verdi. Zihnimizde sürekli yapılacak işleri ertelemeyi bırakıp teker teker hepsini
kapamaya... ve artık sadece yapılacak işlere odaklanmaya... Çünkü insan
yapamadıkça, eyleme geçemedikçe stres oluyor. Hayatımızda duran, giren her
fazla şey bizi zarar veriyor...
O yüzden
en başından ve en detaydan başlamaya ne dersiniz?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın dününden daha iyi olmasını hedefleyen bir bilgi teknolojisidir.
İnsanın nasılsın sorusuna standart cevabıdır; "Nasıl olsun aynı." Hayat aslında sandığımızın aksine, dinamiktir ve insan bu dinamikte hep hareket halindedir. Ya ilerleriz ya da gerileriz... İleri gitmekse niyet, beni ileriye taşıyacak bilgilere ihtiyacım var.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanı dününden daha iyi yapacak gerçek bilgiler verir.
Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır...
İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder...
Doylasıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur...
evinde ihtiyaç fazlası olan o toplu iğnenin, iş hayatında yaşadığı problemlerle bir ilgisi vardı. Çünkü telefonundan silmediği gereksiz bir fotoğrafın eşiyle olan iletişim problemiyle bir ilişkisi vardı. ... her şey her şeyle ilişkiliydi...kaleminize sağlık çok güzel ders veren bir yazı olmuş:)
YanıtlaSilBöylece nerelerde kan kaybettiğimİzi anladık. Biriktirdiğimiz yerlerin zıddında başka yerlerde eksik kalıyormuşuz meğer. O zaman KARAR zamanı: Zihnimizde sürekli yapılacak işleri ertelemeyi bırakıp teker teker hepsini kapamaya... ve artık sadece yapılacak işlere odaklanmaya... Varım. 😊
YanıtlaSilHayat hep uyarı verir.
YanıtlaSilO kadar bizden yana ki…
Hatta çoğu zaman bizim iyiliğimizi bizden çok ister…
Mesele o uyarıları fark edebilmek ve harekete geçmek…
Emeğinize sağlık👌🏻
İçten ve samimi bir yazı olmuş Gerçekten ertelediğimiz şeyler hayatımızda çok fazla yer kaplıyor ve çok daha fazla sıkıntı haline gelebiliyor. Sonrasında da işin içinden çıkılmaz hale gelebiliyor.
YanıtlaSilHayatımızda duran, giren her fazla şey bizi zarar veriyor...
YanıtlaSilElinize sağlık ☺️
YanıtlaSilSade hayat bizi düne göre daha güçlü yapar
YanıtlaSil“Aman canım ne zararı var ki” diye diye ne kadar çok şeyi doldurduk evlerimize.. sadeleştikçe hafifleyebilmek dileğiyle…
YanıtlaSilTam da böyle bir süreçten geçerken bu yazıya rastladım. Bu benim için bir uyarıydı sanırım☺️🍁
YanıtlaSilBu hikaye bana o kadar tanıdık geldi ki :) tam hayatın içinden gözümüzün önünden örnekler:)
YanıtlaSilİnsan çok şeye sahip olunca hayatının daha kolay olacağı büyük bir yanılgı galiba. Ne güzel konulara değiniyorsunuz. : teşekkürler
YanıtlaSilOysa doğada bulunan canlıları düşündüğünde biriktirme yoktu... Biriktirdiklerimiz yük oluyor bizlere, keşke bilsek... Çok teşekkürler yazınız için
YanıtlaSilİnsan kendi hayatını çöpe çevirebiliyor. Kim bilir kaç kişiye kaç eve yetecek şeyler var evlerimizde.
YanıtlaSilTam ihtiyacıma nokta atışı bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık... :)
YanıtlaSilSadelik ve samimiyet ne güzel bir ikili
YanıtlaSilAh ah !!! Biryerden başlamak gerek 🤔
YanıtlaSilErtelenenlerin birikenlerin hamlelerimize konuşmamıza yaşamımıza duruşumuza etkilerini farkettiren.Hayrımıza farkedişimizi artıran bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilBir an kendi kalabalık hallerim gözümün önüne geldi. Sadeleşemediğim her an erteleme eğilimim artıyor ve hareket etme kabiliyetim daralıyor. Yazı sanki bana bir uyarı veriyor...
YanıtlaSilİnsanın hayatında yaşadığı zorlukların birbiri ile olan ilişkisini anlamamızı sağlayan güzel bir yazı olmuş... İhtiyaçfazlası somutta ve soyutta her şey yapmamız gereknleri engelliyor... Sadeleşmek bu hayatta başarılı olmak için kaçınılmaz oluyor...
YanıtlaSilÇok teşekkürler emekleriniz için...
Hayatta Boşluk yoktur. Önemli olanlara gerekli önemi vermediğinde, önemsizleri önemli hale getiriyor insanoğlu
YanıtlaSilBu güzel yazi icin teşekkür ederiz...
YanıtlaSilYüklerden kurtulmak sandığımızdan daha şifalı demek ki…
YanıtlaSilBir gün lazım olur diye bulundurduğumuz öyle çok şey var ki. Bunlar hem hızımızı kesiyor, hem de bizi engelliyor. Çok faydalı bir yazı. Elinize sağlık.
YanıtlaSilBize ilk örğretilmesi gerekeni son olarak öğretmeleri pek adil değil.
YanıtlaSilAz insan, az esya, sade bir hayat huzur demek. Gunumuz kargasasinda hayatin bize verdigi mesajlari duyamiyoruz maalesef. Bu yuzden bile sadelesmek gerek.
YanıtlaSilMaalesef günümüzde bu tür evler çoğalmış o kadar içten ve güzel yazmışsınız ki çok etkilendim elinize dilinize sağlık inşallah bu tuzakta bir an önce çıkar alacağımız şeyleri biraz daha düşünerek alırız
YanıtlaSilSadeleşirken yeni farkındalıklarda özgürleşmek,günlük rutine kapılıp göz ardı ettiğimiz gerçekleri cok güzel anlatmışsınız.Tebrik ederim
YanıtlaSilMaalesef günümüzde bu tür evler çoğalmış elinize emeğinize sağlık çok etkilendim inşallah bu tuzaklara düşmemek için dikkat Edip alacağımız şeyleri düşüncelerimizi biraz daha özen gösteririz👏🏻👏🏻👏🏻
YanıtlaSilUzun zamandır benim de yapmaya niyet ettiğim bir şey. Hiç bu açıdan etkisinin olacağını düşünmemiştim. Bu farkındalık oluşturan akıcı yazı için teşekkürler... 😊
YanıtlaSilÇıkan her fazlalık geri dönen ferahlama hissidir 💙
YanıtlaSilTam da bu dikkat dağınıklığım hayatımı yönetemez hale getirdi derken karşıma çıkan yazı. Bir yerden başlaman gerek uyarısı ile yeniden yüzleştim
YanıtlaSilAli
YanıtlaSilUmarım,kötü bir deneyim sonucunda fark etmeyiz ne lüzumsuz şeyleri biriktirdiğimizi.Az ve öz.Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık.
YanıtlaSilHepimiz birer simgeyiz galiba.Çok güzel bir yazı olmuş.Teşekkürler sorgulama duygusu için.
YanıtlaSilKeşke dememek için birdahaki sefere demeliyim ve hayatımı ertelememeliyim çok güzel bir yazı dizisi insanı düşündürüyor ve aklını başına getiriyor emeğinize sağlık
YanıtlaSilAdeta kendimi bulduğun bir yazı, yeniden uyanış gibi.. Aza kanaat..
YanıtlaSilHayatta biriktirdiğimiz her şey aslında bizim bereketimizi alıyor…
YanıtlaSilKaleminize sağlık…
Bence eşyadan önce insanlardan başlamak gerekli. Ayıp olmasın diye nezaket göstermeye çalışarak tahammül ettiğimiz o kadar çok insan var ki…
YanıtlaSilSadeleşmek herşeyinden..
YanıtlaSil