NE KADAR GÜZELİM(!)
Leyla aynanın karşısında uzun
uzun terzisinin diktiği tasarım elbisesini baktı. Gerçekten çok güzel olmuştu.
Fiziği de bu tasarım elbisenin hakkını fazlasıyla veriyordu doğrusu.
Bugün çok önemli bir gündü. Başarılarına bir yenisini eklemeyi planladığı bir gündü. Haftalardır uykusuzdu. Tamamen bu projedeydi aklı fikri. Babası kızının gayretini, başarılarını gördükçe işleri uzaktan takip etmeye karar vermişti. Köklü bir aile şirketinin tek varisiydi Leyla. Yurt içi ve yurtdışında çok iyi eğitimler almıştı ve iş hayatının da fazlasıyla hakkını veren disiplinli bir yapısı vardı.
Odasından çıkıp merdivenlerden inerken,
kahvaltı masasında halasını gördü. “Halacığım hoş geldin” dedi ve koşarak merdivenlerden
indi. Halasının boynuna sarıldı. Halası “Benim güzeller güzeli Leylam.
Nerelerdesin sen? Yüzünü gören cennetlik. Bu ne tempo, bu ne yoğunluk…” diye
serzenişte bulunduktan sonra “Ama şu güzellik, şu zarafet, şu asillik kimde
var? Tıpkı halası. Değil mi?” deyip kahkaha atarken Leyla’nın annesini de
gözünün ucuyla süzdü. Leyla’nın annesi öyle her söze, her davranışa cevap
verecek biri değildi. Genelde sessiz kalmayı tercih eden, hali, tavrı ile çok
farklı ve etkileyici bir kadındı. Babası halasına döndü ve “Evet evet,
kesinlikle ben de öyle düşünüyorum. İşkolikliğini, tuttuğunu koparan halini
babasından, laf altında kalmayan o sivri dilliliğini de halasından almış.” dedi
ve bir kahkaha da babasından geldi. Halası ile babasının böyle atışmalarına,
tatlı sert birbirlerine takılmalarına alışıktı Leyla ama bugün babasının son
sözüne takılmıştı doğrusu. Yeni biten ilişkisinin duygusallığını üzerinden
atmak içindi işlere bu kadar kendini vermesi. Necati’nin de son sözleri bu
yönde olmamış mıydı? “Sen her durumda illaki haklı çık Leyla. Ya bir kere de
karşı tarafı suçlamayı bir kenara bıraksan, bir dönüp kendine baksan. Yani
birbirimize değil de kendimize bakalım Leyla, insanız hepimizin tamamlanmayı
bekleyen tarafları var. Bir ilişkide tartışmalar, kavgalar illaki olacak
birbirimizi suçlamak yerine, dönüp bir kendimize bakalım lütfen. Birbirimizden
farklı yönlerimiz hem ilişkimizi hem kendimizi geliştirecek birer fırsat olsun.”
demişti demesine de Leyla daha fazlasını dinlemeden ilişkiye noktayı koymuş. Tüm gemileri yakmıştı. Necati bile olsa kimse
onunla bu şekilde konuşamazdı.
Oysa ne tatlı bir tanışma
hikayeleri vardı, birbirlerine bu kadar yakışan bir çift. Ailelerin tanıştığı
gün, bu yaz yapılması planlanan düğünün detayları, yaşadıkları o güzel anlar o kadar
hızla zihninden akarken “Leyla kızım.” sesleri ile irkildi. “Dalmışım kusura
bakmayın, bugün önemli bir gün biliyorsunuz. Müsaadenizle kalkıyorum ben.”
dedi. “Tam da böyle bir günde bu kadar duygusal olmamalıyım, hayır ben güçlü
biriyim” diye kendi içinden mırıldandı.
Arabasına bindi. Bir iki önemli
telefon görüşmesi yaptı. Yaptığı telefon görüşmeler bile bu duygusallığını
dağıtamamıştı. “Ah Necati, ne vardı o gün o kadar bana yüklenecek. Keşke diğer
tartışmalarımızda olduğu gibi gene sen alttan alsaydın. Ah Leyla, keşke sen de
biraz susup, hemen cevap vermek yerine birazcık düşünseydin bugün her şey çok
farklı olabilirdi. Sahi neden ben bunu yapamıyorum? Bazen şu güzeller güzeli
kızın içinden bambaşka biri çıkıyor. Niye davranışta da güzel olamıyorum.
Şirkette de geçen projeyi yetiştirebilmek için kaç kişinin kalbini kırmıştım. Çok
kolay tartışmaya girebiliyorum…” dedi.
Güzellik sadece dış görünüşle gelen bir şey miydi?
İnsan kendini zorlayıp çok faydalı işler yapabiliyordu. Somutta da güzelleşmek güzel görünmek çok zor değildi ama insanın davranışlardaki güzellik yok mu? O işte çok az insana nasip oluyordu. Erkek olsun kadın olsun davranışı ile güzel değilse bir insan, hayatta bir yerlere gelebiliyor ama daha fazla ilerleyemiyordu.
Sonra annesi geldi aklına, babası
ile olan ilişkileri. Babasının annesine olan ilgisi, sevgisi ve saygısı.
Üstelik geçen yıllar bağlarını daha da kuvvetlendiriyordu. Her kadının hayali
olan böyle bir eşi hak edecek annesi neler yapıyordu? Annesine hiç bu açıdan
bakmamıştı. Aslında hayat şifası olan kişiyi tam da da yanı başına koymuştu.
Bunca zaman bakmasını bilememişti. Yarasının tekrar kanatıldığını hissettiği
bir günde, ne büyük bir farkındalık yaşamıştı. Söz verdi kendine, fark ettiği
bu yönünü geliştirmek en önemli projesi olacaktı. Akan trafikte içinde bir ümitle
yoluna devam etti. Olumsuz yönlerini nasıl düzelteceğini düşünmeye başladı.
Görüntüsünü değiştirmek için makyajını, kıyafetlerini, ayakkabılarını
değiştirmesi yetiyordu. Peki davranıştaki dönüşüm ve yenilenme nasıl olacaktı?
İşe hangi davranışından başlayacaktı? Sanki kolay bir iş değildi ama
yapamayacağı bir şey de değildi.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın dününden daha iyi olmasını hedefleyen bir bilgi teknolojisidir.
İnsanın nasılsın sorusuna standart cevabıdır; "Nasıl olsun aynı." Hayat aslında sandığımızın aksine, dinamiktir ve insan bu dinamikte hep hareket halindedir. Ya ilerleriz ya da gerileriz... İleri gitmekse niyet, beni ileriye taşıyacak bilgilere ihtiyacım var.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanı dününden daha iyi yapacak gerçek bilgiler verir.
Somut güzellik hepimiz için önemli ama daha da önemli olanı unutmuşuz… soyut güzellik, davranışlarımızda güzellik… biri her an değişiyor ama diğeri ölene kadar bizimle kalıyor. Ee biz geçici olanı değil kalıcı olana odaklanalım o zaman… isteyen somut güzelliği seçsin bana soyut güzellik gerek…
YanıtlaSilKimse kimsesinin gerçekliğini bilemiyor. Neyden kaçıyoruz. Nereye sığınıyoruz
YanıtlaSilDış görünüş kişinin kendine inandırdığı bir bahanedir. Gerçek güzellik kişinin karakteri ve doğru davranışlarıdır. İnsanlar farkındalığını artırarak karakterlerini ve davranışlarını düzene koyduğu zaman mutlu olmaması için bir sebep yoktur.
YanıtlaSilNe kadar anlamlı bir yazı.
YanıtlaSilEvet ne güzel davranışta da güzel olabilmek… sanırım bazen güzel olmayı bırakıp karşımızdaki adama üstün gelmeye çalışıyoruz. İnsanın sevdiği adamı patron gibi yönetmesi gerçekten güzel mi? Ben adam olsam bana güzel gelmezdi 🤔
YanıtlaSilİnsanların bu kadar dış görünüşe önem verdiği bu zamanda kişinin kendi davranışlarına bakabilmesi ne kadar kıymetli. Yumuşak ve güzel davranmak hepimizin üzerindeki bir sorumluluk aslında…
YanıtlaSilİnsana doğuştan verilen özellikler bu hayatta sınavımızı geçmeye yetmiyor. Olmayan özellikleri katmak bizi hayatta bir üst lige taşıyor. Bu dönüşüm içinde hayat tam zıttındaki insanı dibine koyar.
YanıtlaSilİnsan bilemedi soyutun somuttan üstün olduğunu...
YanıtlaSilKeşke güzelliğin dış görünüşten ibaretten olmadığını anlayabilseydi insanoğlu…
YanıtlaSilSoyutluğun getirdiği huzuru yaşayanlardan olabilmek dileğiyle😊
Soyut güzelliğimizi artırmak için doğru davranışları öğrenmeliyiz. Teşekkürler Deneyimsel Öğreti
YanıtlaSilAslında hayat şifası olan kişiyi tam da da yanı başına koymuştu.
YanıtlaSil"Güzellik sadece dış görünüşle gelen bir şey miydi?"
YanıtlaSilSomutta ve soyutta güzel olabilmek dileğiyle...
Emeğinize sağlık :)
Erkek alttan alsın istersin ama sonra alttan alan erkeği pısırık görürsün... bu ne perhiz ne lahana turşusu... hem güzel hem güçlü olayım mantığı... hem erkek hem kadın olayım demek gibi bişi :)
YanıtlaSilGüzel bir hatırlatma olmuş
YanıtlaSilne güzel bir anlatım olmuş :)
YanıtlaSilGüzellik sadece dış görünüşle gelen bir şey miydi?
YanıtlaSilEmeğinize sağlık:)
YanıtlaSilGüzel göz mü ? Güzel bakış mı?
YanıtlaSilGüzellik sadece dış görünüşle gelen bir şey miydi?
YanıtlaSilİnsanı gerçekten güzel yapan somutluğu değil soyutluğu… İyi insan olabilmek için davranışlarında da güzel olmak gerekiyor. Elinize sağlık:)
YanıtlaSilDavranışta güzellik. Şöyle bir deyiş vardı ALLAH iç güzelliği versin, tamda bunu yansıtıyor.
YanıtlaSilyazıda takıldığım cümle şu oldu-Necati bile olsa kimse onla böyle konuşamaz-... insanın kendini bu derece yüceltmesi ve her yaptığına mutlak itaat ve hoşgörü beklemesi ne acı bir seçim. kim bilir kaçımız bunu farketmeden yapıyoruz ve asıl öğrenmemiz gereken yerde nasıl çuvallıyoruz...
YanıtlaSilİnsanların somutluğa dalıp soyut olanı unuttuğu bir zamanda ne kadar hayattan bir yazı olmuş... Emeğinize sağlık...
YanıtlaSil