"...-Mış Gibi Hayatlar!"

 

“…-Mış Gibi Hayatlar!”

Aylardan kasımdı... Melis metrodan inmiş yürüyordu. Hava buz gibi, içini titretiyordu. Hava durumunda, öğleden sonra fırtına çıkacağını ve şiddetli sağanak yağış olacağı söylenmişti. Yürürken yağmur da çiselemeye başlamıştı. Yağmur hızlanınca adımlarını hızlandırdı, ilk gördüğü kafeteryaya girdi. Bir masaya oturdu, sonra bir kahve ısmarladı, üşümüştü. Hem biraz dinlenip hem de yağmurun geçmesini bekleyecekti.

Gelen kahvesinden koklayarak bir yudum içti. Ohh! Ne güzel kokuyor, diye düşündü.

İçi ısınmıştı, kahvesine devam ederken diğer eline de telefonunu aldı. Takip ettiği sosyal ağı açtı: “Bakalım bugün kimler nerelerdeymiş, nerde açılış, nerde davet var, kim ne giymiş?” dedi. Büyük bir merakla telefonunun ekranını kendine doğru iyice yaklaştırdı

Takip ettiği ünlülerin sayfalarına girdi:

“Aman Allah’ım, herkes ne kadarda mutluydu! Giydikleri, seyahat ettikleri yerler, ne kadarda güzeldi. Binlerce de takipçileri vardı. Beğeniler, yorumlar ....

Bu insanlar hiç mi mutsuz olmuyor? Hiç mi hasta olmuyorlar? Hiç mi sevdiklerini kaybetmiyorlardı? …-mış gibi hayatlar” diye düşündü.

Tüm bu görünenlerin bir de kamera arkası vardı.

Birden içi sıkıldı… Bu kadar gösterişin arkasında, hayatta gerçekler hiç de böyle ekrandan göründüğü gibi değildi. Herkes olmak istediği hayatı film gibi senaryolaştırıp başrolünde oynuyordu. Gerçekleri bilmesine rağmen, Melis onların bu mutlu halini gördükçe her seferinde kendini daha mutsuz hissediyor, bir kendi, bir onların yaşamına bakıp kıyaslamadan duramıyordu .Dijital dünya hayatımıza girdiğinden beri  “…-mış gibi” hayatlarını paylaşan insanlar, git gide artarak devam ediyor, bu insanları takip edenler de  onların her paylaşımını beğeniyor, beğeniler arttıkça fenomenler daha da sık paylaşım yapar olmuşlar ve artık dikkat çekip takipçi artırmak için daha anormal paylaşımlara başlıyorlardı.

Bir tanesi vardı ki!

İnsanların gözü önünde canlı yayında, küvetin içinde süt banyosu yaparken bir diğeri saçlarını bigudi gibi kâğıt paralarla sarmış. Kuaförde çekim yapıp bakın yeni saç modelime, diyor. Başka biri müzik açmış yüzünde gülücükler takmış takıştırmış şıkır şıkır oynuyor! Bir paylaşıma ise inanamadı. Bir fenomen de çil çil altınları koymuş sepete, yolda yürürken “Ayy içimden geldi, bu sabah hem spor yapıp hem de insanlara faydam olsun dedim.” diyerek parkta yürürken altınları etrafa saçıyordu.

Büyük karşılaşma...

Melis artık dayanamadı ve telefonu elinden bıraktı.

Gerçek mutluluk neydi? İnsanın hayattaki amacı neydi?

Hayat akıp gidiyor, bir bakıyorsun pazartesi, bir bakıyorsun cumartesi olmuş nasılsa hızla geçti haftalar inanamıyorum, diye düşündü. “Oysa yapmak istediğim o kadar çok şey var ki ama hep erteliyorum ama herkes neler yapıyor. Neden ben yapamıyorum? Mutluluk benim de hakkım değil mi?” diye hayıflandı. Kapı açıldı kafeteryaya giren kişiye, birden gözü kaydı inanamadı. Üniversiteden en sevdiği arkadaşlarından biri olan Gül içeriye  girmişti. Senelerdir görmemişlerdi birbirlerini, hayatın koşturmacası içinde herkes bir yere savrulmuş gitmiş. Bayramdan bayrama ya da doğum günlerinde atılan kutlama mesajlarıyla gittikçe zayıflayan haberleşmeleri, en sonunda bitmiş. Uzun zamandır birbirlerinden haber alamamışlardı. Melis hemen seslendi “Gül! İnanmıyorum ne güzel tesadüf… çok şaşırdım sen buralarda ne yapıyorsun?” dedi. Gül de birden şaşırmış, çok mutlu olmuştu.

Hayatta karşılaşmaların bir anlamı var mı?

Melis ve Gül birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar. Gül “Her hafta çarşamba akşamları bu tarafta bir seminere geliyorum. Bugün İşten erken çıktım, erken geldim. Biraz oyalanır, kahve içer beklerim, zaman geçer, dedim, seni görünce nasıl mutlu oldum anlatamam. İyi ki gelmişim.” dedi..

Melis, “Anlatsana nasıl bir yere gidiyorsun?”. Gül, “Anlatacak o kadar çok şey var ki ama madem sordun, sana kısaca anlatayım: “bayağı zorlandığım birkaç sene geçirdim.  O sürede bu seminerlere devam eden bir arkadaşım tavsiye etti. Ön bilgim olsun diye önce tanıtımına gittim. Hayatta benim hep kendime sorduğum ama cevap alamadığım birçok soruya cevap veren konuları görünce gitmeye karar verdim.”. : “Artık kafam daha net.. Sorularımın çoğuna cevap buldum. İnsanın seçimleri ve kararları daha net olmaya başlıyor.

 Gerçek mutluluk nedir, onu öğrendim?  Bunun benimle alakalı olduğunu öğrenmek beni çok rahatlattı.” dediği anda Melis, “Ah, işte! Sen gelmeden önce ben de kendi kendime  soruyordum. Gerçek mutluluk ne?  Ama bende cevabı ya eksik, ya da yok!  Ben de bilgi alıp tanıtıma gitmek isterim.” dedi.

Her insan kaliteli bir iletişim kurmak ister ama bunu nasıl yapacağını bilemez. Bazen okuduğu bir kitap bazen de bir dostu ona rehber olur. Fakat nihayetinde her insan iyi ilişkiler kurmak ister. Fakat yanlış seçimler yaptığında, “…-mış gibi” hayatlar yaşamaya başlar ve mutsuz olur!

Peki insanın hiç olmadığı gibi görünmeye çalışması onu gerçekten mutlu eder mi?



Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın dününden daha iyi olmasını hedefleyen bir 

bilgi teknolojisidir.

    İnsanın nasılsın sorusuna standart cevabıdır; "Nasıl olsun aynı." Hayat aslında sandığımızın aksine, dinamiktir ve insan bu dinamikte hep hareket halindedir. Ya ilerleriz ya da gerileriz... İleri gitmekse niyet, beni ileriye taşıyacak bilgilere ihtiyacım var. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanı dününden daha iyi yapacak gerçek bilgiler verir. 

İnsan hakkını arar, ömrü yettiği kadar…
Yani kendi gerçeğini… 
Oysa hak etmek, hakkını aramaktan daha değerli değil midir?
Yani aramak yerine gerçeği, onu dönüştürmek…

YAHYA HAMURCU

 

 

Yorumlar

  1. Günümüzde çok canlı şahit olduğumuz insanın aklının almadığı gerçekliği ortaya koymuşsunuz, teşekkürler… Ne acıdır ki bu hayata özenen milyonlarda var. Hangi çalışma ile bu yaşam elde edilebilir ki! Sonucu görüyoruz, hepsi ifşa oluyor.

    YanıtlaSil
  2. ….mış gibi hayatların sonu hüsran oluyor. Ancak gerçeklerden o kadar uzaklaşmış ki insanoğlu. Teşekkürler Deneyimsel Öğreti..

    YanıtlaSil
  3. İnsan -mis gibi yaptığında çok garip hallere düşüyor. Ne güzel anlatmissiniz. Çok güncel bir sorunu ele aldığımız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Çok mutluyum pozları... Çok güzelim pozları... Bakııın ben nerelerde geziyorum pozları... Mutluluğumuzu göstermek istediğimiz o baksınlar kim ola ki? Ve neden o birilerine mutluluğumuzu göstermek (ispat etmek) için sürüyle fotoğraf çekiliriz ki? Bazen diyorum ki acaba fotoğraflardaki mutluluğumuz bizden başka kimi sevindirir? Ki çoğunluğun aynı şekilde olduğunu düşünürsek... kimse kimsenin mutluluğu ile mutlu olmuyor hatta adeta onun mutsuz kendisinin daha mutlu olduğunu ortaya sermek için yeni sürüyle fotoğraflar... paylaşımlar... Artık değerli şeyleri korumamızın vakti gelmedi mi?

    YanıtlaSil
  5. Gerçeğe uyumlu olmak, mutlu olmaktır. Kaleminize sağlık…

    YanıtlaSil
  6. "Peki insanın hiç olmadığı gibi görünmeye çalışması onu gerçekten mutlu eder mi?"
    Çok çarpıcı..
    Mutluluğu hep farklı yerlerde arıyoruz..
    İnsan mutluluğun kendi içinde olduğunu fark edince çok rahatlıyor. Çok güzel bir konuya değinmişsiniz.. Teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  7. Ne çok mış gibi hayatlar var günümüzde oysa insan mutlu olmak için kendi özüne dönmesi yeterli

    YanıtlaSil
  8. Ellere sağlık

    YanıtlaSil
  9. İnsanın amacı bu hayatta mutlu ve başrılı olmak. Neden mutlu olamıyoruz. Bunun cevabını anlatmış. Mış gibi yaşamlar. Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  10. Başkalarının gözünde iyi gözükmek için yapılan şeyler o kadar yorucu ki... İnsan bunu bırakınca ne kadar ağır bir yük yüklendiğini ancak fark ediyor maalesef.

    YanıtlaSil
  11. O dışarda gördüğümüz hayatlar aslında hiç de göründüğü gibi değil...

    YanıtlaSil
  12. İnsanın mutlu olmak için başkalarına iyi gözükmeye çalışması ne kadar acı

    YanıtlaSil
  13. Her insan kaliteli bir iletişim kurmak ister ama bunu nasıl yapacağını bilemez. Bazen okuduğu bir kitap bazen de bir dostu ona rehber olur.
    Gerçeğe götüren rehberlerle karşılaşabilmek, onları hak edebilmek…
    İnşaALLAH…

    YanıtlaSil
  14. Kamera kapandığında ben kimim dedirten bir yazı, elinize sağlık…

    YanıtlaSil
  15. Saf Düşün21 Mart 2024 12:12

    onlar diyor ki popüler olmak istiyorsan işi kuralına göre oynayacaksın... sonunda mutsuz olacaksam popülerliğin ne faydası olacak bana... çok param var herkes beni tanıyor ama hiç birimiz mutlu değiliz. Sonuç: mutsuz kalabalıklarla beraber daha da mutsuzlaşıyoruz ama daha da zengin ve ünlü oluyoruz. neden bu kadar mutlu görünüyorlar dersen? deneyip görmek mi istersin yoksa deneyim transferi mi?

    YanıtlaSil
  16. Nasıl ki bir yalan bir başka yalanı doğurur aynı onun gibi insan kendi gibi olmadan mış gibi yaparak yaşamaya başladığında hep öyle devam etmek durumunda kalır sonra bu içinden çıkılmaz bir hal alır ve bir yumak gibi dolanır durur insan içinde...kendin gibi ol samimi ol hayat bizden bunu ister...

    YanıtlaSil
  17. Saf Düşün21 Mart 2024 12:14

    Tabi sen bu kadar ünlü olursam asla mutsuz olmam ben diye düşünebilirsin. denemesi bedava... ama deneyim transferi candır.

    YanıtlaSil
  18. Neden insan olmadığı gibi gözükmek ister ki?
    Bir şeyleri gizleyebilmenin yolu olarak mı bunu seçer? Oysa kimse mış gibi yaptığı bir hayatta mutlu olamaz...

    YanıtlaSil
  19. Mış gibi ama değil işte. Doldurulamayan bir boşluk. Her şeyi yaptım ama mutlu değilim, neden? Gerçek mutluluk ama nasıl? Mümkünse nerde? Tam yerine gelmişiz çok şükür.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder