Ayşe çok neşeli
ve eğlenceli bir ilkokul öğretmeniydi. Doğruyu, keyifli hale getirerek
öğrencilerinin üzerinde etkili olacağını biliyordu. Öğrencilerinin her birinin
parlatılacak bir yönünün olduğunun farkındaydı. Onlardaki ışığı harekete
geçirmek için tek tek her öğrencisini anlamaya çalışıyordu. Çünkü her öğrencisi
farklı özellikleri, rengi, kokusu ve güzellikleri olan çiçekler gibiydi. Kimisi
çok cana yakın konuşkan, kimi hareketli, kimi daha sakindi. Kimi leb demeden
leblebiyi anlıyor, kiminin öğrenme süreci bu kadar hızlı olmuyordu. Daha farklı
yöntemlerle her bir öğrencinin sınıfta katılım sağlamasını önemsiyordu. Bu
sebeple veliler de severdi Ayşe öğretmeni. Çocuklarıyla yaşadıkları iletişim,
davranış problemleri ile ilgili görüşmeye gelirlerdi.
Ayşe öğretmen bir gün öğrencilerinin ailelerini okula davet etmişti ve davetin konusunu geldiklerinde paylaşacağını söylemişti. Veli toplantısının dışında bir tarihte yapılan bu davet aileleri şaşırtmış, okula geldiklerinde kendi aralarında konunun ne olabileceğine dair sohbete dalmışlardı. Veliler, konuşurlarken bir şeyi daha fark ettiler; çocukları son zamanlarda farklı davranıyorlardı. Öğretmenin gelmesini beklerken, bu farklılıktan çok memnun olduklarını birbirleri ile paylaşıyorlardı.
Ayşe öğretmen yüzünde bir tebessümle sınıfa
girdi. “Hoş geldiniz. Bugünkü toplanma nedenimizi hepiniz merak ediyorsunuz.”
dedi. Sizi daha fazla merakta bırakmayayım. Geçtiğimiz haftalarda çocuklarıma, büyüyünce
ne olmak istediklerini sordum. Hepsinden ayrı ayrı cevaplar geldi. Sonra, “Peki
bu meslek için neler yapmanız gerekir biliyor musunuz?” sorusunu sorduğumda her
biri hayalinde olmak istediği meslek için neler yapmaları gerektiği konusunda
düşündü. “Peki seçeceğiniz meslek için bugün neler yaparak başlamalıyız?”
sorusu ile her biri yapması gerekenleri düşünerek ufak ufak davranışlarına
geçirmeye başladılar. “Sizler de çocuklarınızdaki farklılıkları
gözlemlemişsinizdir.” dedi.
Pelin Hanım söz istedi “Evet, hocam. Aslı’yı bilirsiniz bıcır bıcır konuşur. Hatta bazen biraz fazla konuşup çevresindekileri bunalttığından bahsetmiştim size. Son zamanlarda eve geliyor, bir çarşafı kafasına geçirip sessizce, hareket etmeden evdeki kuşu izliyor. Sonra defterine notlar alıyor. Ne yaptığını sorduğumda “Şimdi söyleyemem anne, daha zamanı gelmedi.” diyor. Okul dönüşü daha evin kapısında ayakkabısını çıkartırken o gün yaşadıklarını anlatmaya başlayan kızım bana zamanı gelince anlatacağını söylüyor.
Bilal Bey söz istedi: “Enerjisiyle bizi evde peşinden koşturan, yemek yerken sandalyede amuda kalkmaya çalışan, hareketli bir çocuk Murat; sınıftaki hallerinden de bilirsiniz. Hareketli olmasına hareketli ama anca işine gelen şeylerde böyle. Bir ekmek almaya yollayamazdık. Son zamanlarda erkenden uyanıyor, yatağını topluyor, “Eve ekmek lazım mı?” diye sorup bakkala gidiyor. Eve gelince üstünü başını çıkartıp, elini yüzünü yıkayıp ödevlerini yapıyor. Ödevleri bittikten sonra arkadaşlarıyla oynamaya gitmek için izin istiyor, oyundan eve zamanında dönüyor. Önceden zamanında eve gelmek şöyle dursun, mahalle mahalle dolaşır ağaçların tepesinde arardım. Bizim senelerdir uğraşıp yapamadığımızı siz birkaç haftada nasıl yaptınız?” dedi ve ekledi. “Bir de Pelin Hanım gibi benim de dikkatimi çeken bir şey var; benden masasının üstüne uzunca bir kâğıt bantlayıp, üzerine çizgiler ve müzik notaları çizmek için yardım istedi. Ne yapacaksın, dedim?” “Bugünden itibaren her gün 15 dakika piyano çalışacağım.” dedi. Yemek yerken yerinde oturamayan çocuk her gün 15 dakika o kâğıdın üzerinde çalıştı.” dedi.
Ayşe Öğretmen, yüzünde aynı hoş gülümsemeyle diğer ailelerin yaşadıklarını dinledi. En sonunda içlerinden biri dayanamayıp hepsinin merak ettiği soruyu sordu: “Hocam artık anlatın bize nedir bu değişimin sırrı?”
Anlatayım dedi Ayşe Öğretmen: “Pelin Hanım, Aslı kuşu Maviş’i çok sevdiğini ve büyüyünce kuş gözlemcisi olmak istediğini söyledi. Kuş gözlemcisi olmak için çok iyi bir şekilde gizlenmesi, sessizce izlemesi gerektiğini yoksa kuşların kaçıp gideceğini anlattım. Hep birlikte kuş gözlemciliğiyle ilgili bir belgesel izledik.”
“Murat televizyonda piyano çalan birini görmüş çok beğenmiş. Büyüyünce piyanist olmak istiyormuş. Piyano çalabilmesi için düzenli olarak pratik yapması gerektiğini söyledim. Beğendiği bir parçanın piyano notalarını çıkartıp kendisine verdim. O notalara çalıştı. Çalışırken, notalardan çıkan sesin kendisinde bıraktığı hissi, duygularını ifade etmesini istedim. Tahmin edersiniz ki her gün aynı şeyi yapma fikri ilk başta pek hoşuna gitmedi…”
Tek tek her öğrencisinin seçtiği meslekten ve bunun üzerine yaptıkları çalışmalardan bahsetti…
Velilerden biri
dayanamadı ve çocuklarının her yaptığının mutlaka not almaları gerektiğini
düşünerek heyecanla sorusunu sordu: “Peki hocam bu ödevlerden sınav olacaklar
mı? Yani not verecek misiniz?”
Ayşe Öğretmen: “Sınavlarını
oldular zaten. Sınav sonuçlarını da biraz önce hepiniz bana söylemediniz mi?”
Veli şaşırdı ve “Nasıl
yani, sınavlarını oldular mı? dedi.
Ayşe öğretmen cevap verdi: “Aslı konuşmayı seven bir çocuk olduğu halde seçtiği meslek için fedakarlık yaparak sessiz kaldı. Çoğu zaman aktarırken algılamayı öğrendi. Murat düzenli olarak bir şeyi yapmaktan sıkıldığı halde günlük işlerini sıraladı, hayatına bir sistem getirdi. Bunları birden yapmadılar. Mesela Murat; İlk gün yatağını toplayarak başladı. Bir hafta boyunca her gün yatağını topladı, ikinci hafta yatağını toplamaya devam ederken üstüne bakkala gitmeyi ekledik. Hepsini aynı anda değil, küçük ama düzenli adımlarla yapınca zorlanmadı. Hatta sanıyorum hoşuna gitmeye bile başladı. Aslında çocuklarınızın hepsi yaptıkları seçimlerle kendi sınavlarını da seçmiş oldular ve sizlerin anlattıklarına göre de hepsi sınavlarından başarıyla geçmişler.”
Hayat
davranışlarımıza geri bildirim verir. Peki bizler bu geri bildirimi
birilerinden mi bekliyoruz yoksa hayatın genelinden mi? Güçlü ve zayıf yönlerimizin ne kadar farkındayız? Bizleri daha iyiye götürecek davranış
değişikliklerimiz neler? Bunları fark edip, üzerine düşünüp, düşünceden
davranışa geçirebiliriz. Çünkü dönüşüm insanın kendi içinde başlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın dününden daha iyi olmasını hedefleyen bir
bilgi teknolojisidir.
İnsanın nasılsın sorusuna standart cevabıdır; "Nasıl olsun aynı." Hayat aslında sandığımızın aksine, dinamiktir ve insan bu dinamikte hep hareket halindedir. Ya ilerleriz ya da gerileriz... İleri gitmekse niyet, beni ileriye taşıyacak bilgilere ihtiyacım var.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanı dününden daha iyi yapacak gerçek bilgiler verir.
Neyi nerede nasıl yaşadığımız değil kiminle yaşadığımız başkaları varla yada yoklar ALLAH HERAN YANIMIZDA.
YanıtlaSilNe kadar müthiş bir öğretmen… hayata bu şekilde başlayan çocuklar böyle devam ettiklerinde neler yapamazlar ki… aslında biz yetişkinler de geç kalmış sayılmayız :) gerçek bir hedefe her gün adım adım yaklaşmak… bence varolmanın dayanılmaz hafifliği diye ben buna derim ❣️
YanıtlaSilHer insanın doğuştan gelen farklı özelliği ve eğilimi var. Gerek meslek seçiminde gerek insan ilişkilerinde insanların bu eğilimine göre davranmak, onları yönlendirmek çok değerli. Deneyimsel Öğreti bu konuda çok güzel yönlendiriyor. İnsanlarla iletişimimizi kolaylaştırdığı için çok teşekkürler ederim. Çocukları yetiştirmede insanların özelliklerini tanımanın gereğini gösteren çok hoş bir yazı ..
YanıtlaSilÇocuklarımızı yetiştirmede farkındalık oluşturan çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık.
YanıtlaSilGüçlü ve zayıf yönlerimi fark edebilecek duruma gelmek isterim ben de, yazıyı okuyunca insanın içini umut kaplıyor :)
YanıtlaSilÇok iyi kurgulanmış bir yazı; bir ögretmen için istekleri birbirinden farklı ögrencilerinin, mizaçlarını aynı stratejiyle daha kişilikli hale dönüştürebilme ne büyük bir konfor. Çok şükür, hem faydalı hem de güzel bir cetvele sahibiz.
YanıtlaSilGüçlü ve zayıf yönlerimizin ne kadar farkındaysak o kadar iyileşiyoruz. Farkındalık sağlayan Deneyimsel Tasarım Öğretisine teşekkür ederim.
YanıtlaSilFarkındalık oluşturan bir yazı herkes okumalı
YanıtlaSilNe kadar güzel, kaleminize sağlık 🙏
YanıtlaSilÖğretmenlerimiz hep severek ve neşeli yetiştirsin Ltf
YanıtlaSilÖğretmenimiz çocuklarımıza doğru ve yolun başından başlanması gerektiğini göstermiş. Ve çocuklar kabul etmişler ve sınavı geçmişler.Peki biz hayatta ne olmak istiyoruz, belkide bunun yanıtını bilmediğimiz için araftayız ve cesaretimiz var mı istediğimiz hedef doğrultusunda planlı çalışmaya vaktimizin bir kısmını ayırmaya.Kendimize bu soruyu sormak gerekiyor ben kimim ne olmak istiyorum buna cesaretim var mı diye…
YanıtlaSilFarkında olmak istikrarla doğru ve güzel yapmaya devam etmek ve dönüşmek tabi ki Allah rızası için…
YanıtlaSilRabbim doğru yöne doğru dönüşebilmeyi nasip etsin.
YanıtlaSilHayat davranışlarımıza geri bildirim verir. Şunu anlasak zaten birçok şey toparlanır hayatımızda
YanıtlaSil“Hayat davranışlarımıza geri bildirim verir.“ Hayat ne güzel öğretmen anlayabilince, irdeleyebilince.
YanıtlaSilGüçlü ve zayıf yanlarimizi farkedip farkettirenlerden oluruz inşallh kaleminize sağlık 🌷
YanıtlaSilAslında hayat ne ekersek onun karşılığını aldığımız bir yer. Her an bir sınav ile karşı karşıyayız. Çocuklar içinde böyle ne güzel anlatmışsınız İnşALLAH çocuklarımızı iyi yetiştiren anne baba, öğretmen oluruz.
YanıtlaSilçocuk yetiştirme stiliyle ilgili ne güzel işaretler var aslında :)
YanıtlaSilAh keşke tüm öğretmenlerimiz bu yöntemleri bilse dedirten bir yazı olmuş, kaleminize sağlık
YanıtlaSilInsanların algılama ve aktarmadaki farklılıklarını bildiğimiz zaman aslında nasıl da ihtiyacı olana ihtiyacını verebiliyoruz. Gerçek insanı üstün kılar ve bilinç açıklığı kişi kalibrasyonu insanı bir adım öne taşıyor. Tıpkı Ayşe öğretmen de olduğu gibi
YanıtlaSilHerkesin güçlü ve zayıf yönleri var. Çocuk yetiştirirken bunun bilincinde olup ona göre yönlendirmek ne güzel. Teşekkürler:)
YanıtlaSilİnsan amavı olunca yaptığı işi seviyor
YanıtlaSilAynı anda değil, küçük ama düzenli adımlarla yapmak... Bu güzel yazı için teşekkürler...
YanıtlaSil