Kendi Gerçeğine Yolculuk...

Kendi Gerçeğine Yolculuk...

Kendimizi çok güçlü zannettiğimiz dönemler vardır hayatta…
Zannettiğimiz...
Çünkü gerçek zannettiğimizden farklı olabilir,
Başkasının gözünden gördüğü biz o kadar da güçlü değilizdir belki...
Yanılıyoruzdur...
Öyle bir yanılgı ki;
Bu kadar güçlü zannederken hayatımızın kontrolünü bile elimize alamadığımız,
Çözülmeyecek gibi görünen problemlerin giderek arttığı…
Birine çok zalim birine çok aciz olabildiğimiz,
İçindeyken çok güçlü hissettiren ama içinden çıkınca ne kadar aciz olduğumuzu fark ettiğimiz bir dönem…


Öyle bir dönem ki her şey daha kötüye gider,
Çevremizdeki insanlar azalır, sabır azalır,
Artan sadece olumsuzluklardır...

Ve bunlar olurken biz “Sorun bende değil ki” adında bir can simidine sarılırız…
Bu can simidiyle güvende hissederiz hissetmesine ama ne yüzebilir ne de tek başımıza suda durabiliriz…
Bir can simidine sarılarak suyun üzerinde ne kadar kaldığımız ise yapıp ettiklerimizle ilgilidir; biriktirdiğimizle ve hak edişimizle ilgilidir…

Bir çok hikâyedeki gibi benim hikâyem de acı acı çalan bir telefonla başladı, “K
ötü diyordu o ses, çok kötü..."
O an yüzleştim insanın en sevdiğini kaybetme ihtimaliyle…
O an fark ettim bizim sandığımız hiçbir şeyin aslında bizim olmadığını, nefesimizin bile…
O an fark ettim en güçlü sandığın yerde en aciz kaldığını…
Belki yıllar vardı söylemediğim şeyler döküldü dilimden “Allah’ım yardım et, acı bize!”

Bazı olaylar vardır o an dünya başına yıkılır…
Ama sonra fark edersin, korktuğun gibi olmamıştır,
Sanki hepsi kötü bir kabustu zannettiren o olaydır her şeyi başlatan…
O an anlamaz insan ama o olaydır hayatındaki dönüşümü ateşleyen, gerçek seni sana fark ettiren…
Gerçeğin senin zannettiğinden çok daha farklı olduğunu gösteren…

Ve bir süre her şey daha da kötü gider, dibini bilmediğin bir kuyuda aşağıya düşmeye devam etmek gibi…
En diptir sana çarelerinin tükendiğini zannettiren…
Ve kuyuda Yusuf’a uzanan el sana da uzanır…


Hayat soru sorar ve insan seçer,
Ya siyahı ya beyazı
Ya doğruyu ya yanlışı
Ya gerçeği ya sahteyi
Ve seçimine göre yeni bir hayat başlar,
Ya hayatının kalan yarısı ya da bir öncekinin aynısı…

Öyle bir başlangıç ki bu daha önce hiç bu kadar yorulmadığın ama hiç bu kadar keyif de alamadığın…
Nasıl keyif almaz ki insan günbegün yeni kendini inşa ederken?
Zaman geçer ve kendi de dahil fark edilir hale gelir bu değişim…
“Sen eskiden” diye başlar cümleler çünkü eskide kalmıştır bazı şeyler...

İnsanın neyi gerisinde bıraktığı önemlidir, çünkü geride bıraktığın önündekinin işaretidir…
Eğer eskiye özlemin varsa, dünkü sen daha iyisindir bugününden,
Dünü düşünüp bugün üzülüyorsan, o gün yaparken değil bugün pişmanlık duyuyorsan,
Doğru şeyleri geride bıraktın yönünü gerçeğe döndün demektir…

Kendi gerçeğine yolculukta;
Eskiden üzüldüğü şeylere artık üzülmez,
Eskiden kırdığı gibi insanları kırmaz,
Eskiden gösteremediği anlayışı bugün gösterir hale gelir insan.

Eskiden önemsemediği kadar insanı önemser,
Eskiden veremediği faydayı bugün verir,
Eskiden gülmediği gibi güler insan.

Ve hayat gösterir insana,
Gerçeği seçmeseydi, o virajdan dönmeseydi ne olurdu yolun sonunda…
Ve yine seçim yapar insan…
Keramet kendinde mi yoksa gerçeğin sahibinde mi?

Bizi kendi kuyumuzdan çıkarana şükürler olsun…




Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın dününden daha iyi olmasını hedefleyen bir

 bilgi teknolojisidir.

    İnsanın nasılsın sorusuna standart cevabıdır; "Nasıl olsun aynı." Hayat aslında sandığımızın aksine, dinamiktir ve insan bu dinamikte hep hareket halindedirYa ilerleriz ya da gerileriz... İleri gitmekse niyet, beni ileriye taşıyacak bilgilere ihtiyacım var. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanı dününden daha iyi yapacak gerçek bilgiler verir. 

İnsan hakkını arar, ömrü yettiği kadar…
Yani kendi gerçeğini… 
Oysa hak etmek, hakkını aramaktan daha değerli değil midir?
Yani aramak yerine gerçeği, onu dönüştürmek…


YAHYA HAMURCU





Yorumlar

  1. Ve hayat gösterir insana,
    Gerçeği seçmeseydi, o virajdan dönmeseydi ne olurdu yolun sonunda…

    Ne kadar güzel bir yazı...
    Dilerim herkes dönmesi gereken o virajı farkeder...

    YanıtlaSil
  2. “Sorun bende değil ki” adında bir can simidi... En tehlikelisi maalesef.. Teşekkürler bu yazınız için.

    YanıtlaSil
  3. Bizi kendi kuyumuzdan çıkarana şükürler olsun…
    Tabii o kuyuya atana da şükürler olsun…
    🤲🏻🤲🏻

    YanıtlaSil
  4. Saf Düşün21 Mart 2024 12:04

    Nasıl iyi geldi, su gibi aktı akıttı sanki... hepimiz kaçıyoruz sanki sorulardan ama hayat soru sorar ve insan seçer diyor ya doğru! Bugün neredeysem buraya beni seçimlerim getirdi ve her zaman iki seçenek varmış meğer ama ben o zaman hayır diyemeyeceğimi sanmışım... sana en önemli noktayı söyliyim: eğer söylediğin cevaba kendin inanmıyorsan hiç girme topa... önce kendin inanmıyorsan başkasını nasıl inandırabilirsin ki...

    YanıtlaSil
  5. Şükürler olsun

    YanıtlaSil
  6. "Kendi gerçeğine yolculukta;
    Eskiden üzüldüğü şeylere artık üzülmez,
    Eskiden kırdığı gibi insanları kırmaz,
    Eskiden gösteremediği anlayışı bugün gösterir hale gelir insan."



    YanıtlaSil
  7. Gelen sorulara nasıl doğru tepki verebilir insan basiret açıklığı ile basireti kapanmadan bir ömür sürmek peki nasıl olur ?

    YanıtlaSil
  8. Çok şükür ki her yanılgıdan dönme şansı, her kavşağın bir dönüşü var

    YanıtlaSil
  9. Teşekkür ederiz kaleminize sağlık 🌷

    YanıtlaSil

Yorum Gönder