YOLDA OLMAK
“Yine yetişemeyeceğim kesin! Keşke biri beni direkt oraya götürse” diye kendi kendine konuşuyordu. Gün batımını izlemeyi çok seviyordu Pınar ama her defasında geç kalıyordu.. Koştura koştura gidiyordu ormana. Yine bir akşam tüm günün karmaşasından kaçıp evlerinin yakınındaki ormana doğru hızlı adımlarla yürüyordu. Yolda giderken bir anda gökyüzünün kırmızılığını fark etti. Ağaçların arasından sızan ışıkla çok güzel bir manzaraya şahitlik ediyordu. Bunca zaman gider gelirdi ama bir kere olsun dikkat etmemişti. Biraz durdu, bu sefer olduğu yeri incelemeye başladı.
Ormana giderken yol kenarında “Ne kadar güzel çiçekler varmış” diye düşündü. Bunları görmemiş olamazdı. “Yeni diktiler herhâlde” diye düşündü. Sonra yan tarafta kediler için bir yuva yapmışlardı. Güneşin ışığı kedinin gözlerine öyle güzel vuruyordu ki… Bu kadar zaman gidip geliyordu hiç bu güzellikleri fark etmemişti. O kadar batış anına odaklanmıştı ki, yoldaki güzellikleri söylenmekten ve acele etmekten kaçırıyordu.
Tepeye doğru kuytuda bir yeri vardı. Gün batımını oradan
izliyordu. Oraya vardığında bu sefer güneşle birlikte ormanı da izlemeye koyuldu.
“Bir gün daha bitiverdi.” diye düşündü.
Yine gün içinde her yere koşturmaktan yorulmuştu. İstediği iş olsun diye çalmadığı kapı
kalmamıştı, o kadar zihni karışmıştı ki ne yapacağını bilmiyordu. Bu kadar zorlamasına, hemen olsun
diye kendini strese sokmasına rağmen yine de istediği işi elde edememişti. Hep
böyle oluyor diye geçirdi içinden.
Tam o sırada küçük bir çocuğun çığlığı ile
düşüncelerinden uzaklaşıverdi. Oturduğu kısmın az uzağında bir çocuk parkı
vardı. Küçük tatlı bir kız çocuğu ağlamaya, sonrasında da kendini yerden yere
vurmaya başladı. Çocuk “Bana ne, istiyorum alacaksın anne” diye bağırıyordu.
Annesi “hayır” dedikçe bu sefer de daha da fazla ağlamaya başladı. Pınar bir
çocuğa, bir de annenin tepkilerine bakıyordu. Annesi çok kararlı çocuk ise
şiddetini artırarak ağlıyordu. Sonra çocuk ağlamaktan ümit kesince bir
süre asık bir suratla oralarda dolandı. Baktı annesi hiç oralı değil yavaştan
yanına dönüp ikinci kozuna geçti. “Ayşe’nin var ama anne sen niye almıyorsun?‘’
diye girdiği cümlesini, ‘’Of ya sen de hiçbir istediğimi almıyorsun’’ ile
bitirdi. Annesinin belki her zaman yapamadığı ama en azından bugün başardığı o
kararlı duruşunda ümidini kesti.
Bu sahneyle hayatında çok isteyip,
istediklerini elde edemeyince verdiği tepkileri düşündü. Aradan yıllar geçtikçe
iyi ki de olmamış dediklerini… İlla olacak diye acele edip hızla ondan
uzaklaşan isteklerini…
Pınar, kendini bildi bileli
aceleci olan, her istediği hemen olsun
isteyen biriydi ama her seferinde de karşısında “hayır” diyen kararlı bir
olayla, kişilerle karşılaşmıştı. Neyi acele ve hemen olsun istediyse olmamıştı.
Hatta istediği ondan hızla uzaklaşmıştı.
Tekrardan gülümseyerek uzaklaşan anne ve kıza baktı. Yolda gördüğü kedi yavrusunu severken annesine sinirini unutmuş, tatlı tatlı gülümsemeye başlamıştı bile. İsteklerindeki ısrarı azalınca, acele etmeyi bırakınca nasıl da mutlu oluyordu insan.
Gözleri bu sefer de tekrar güneşe takıldı. Doğuşu ve batışı birden olmuyordu. Yavaş yavaş doğuyor ve yavaş yavaş batıyordu. Yolda gelirken sadece güneşin battığı ana değil batmadan önce olan biten o manzaralara eşlik edince, asıl güzelliklerin gözünü diktiği son sahneden çok yola gizlendiğini düşündü. O ise parktaki kız çocuğu misali isteği için tutturunca o yol ona bırak keyfi, stres sebebi olup çıkıyordu.
İnsan isteklerinin olup olmamasıyla o kadar ilgileniyor
ki yolculuğun ona neler öğrenebileceğini fark edemiyor.
Hep sonuca odaklı bir hayat yaşamaya çalışıyor.
Peki sonrasında?
İnsan hayatında sonuca odaklandıkça ve acele
ettikçe isteklerine kavuşur mu?
Yoksa arası daha da mı açılır?
Asıl mesele yolun sonunda varılan
yer değil de yolda olmak değil midir?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın dününden daha iyi olmasını hedefleyen bir bilgi teknolojisidir.
İnsanın nasılsın sorusuna standart cevabıdır; "Nasıl olsun aynı." Hayat aslında sandığımızın aksine, dinamiktir ve insan bu dinamikte hep hareket halindedir. Ya ilerleriz ya da gerileriz... İleri gitmekse niyet, beni ileriye taşıyacak bilgilere ihtiyacım var.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanı dününden daha iyi yapacak gerçek bilgiler verir.
Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır...
İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder...
Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur...
Çok istediğim de kavuşmak ne kadar faydama olur?
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilHayatta süreçte kalmak bizi güçlendiriyor. Telaşsız günlerimiz olsun🤲
YanıtlaSilKüçük bir çocuk gibiyiz hep acele ediyoruz hayat bizden kaçıyormuş da biz de onu yakalamak için koşturuyoruz da koşturuyoruz. Sakin giden de yolda acele giden de… ama biri mutlulukları daha çok yakalıyor. Kim o tahmin edin :)
YanıtlaSilYoldan keyif alanlar, yolun sonunda istediklerine ulaşır. Emeğinize sağlık 🤲🍀
YanıtlaSil""Asıl mesele yolun sonunda varılan yer değil de yolda olmak değil midir?""
YanıtlaSilTebrikler...🤍 Kaleminize sağlık
Çok istediğimizde hemen sonuca ulaşacağımızı zannederiz ama her ağacın bir meyve verme zamanı var..
YanıtlaSilKaleminize sağlık 😊
Yolda olabilmek dileğiyle
YanıtlaSilhayat akip gidioyr
YanıtlaSilBöyle kararlı "hayır"lar istiyorum ben de... ama istek değil de karar olan :)
YanıtlaSilSonuca odaklanmayı bıraksak kim bilir neleri yakalayabilecegiz bu hayatta...
YanıtlaSilİsteklerimin olması güzel, olmaması da güzel olmuş diyebilecek bilinç nasip olur muu :))
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilolmasa da olur dediğinde o yoldan keyif almaya başlıyor insan...
YanıtlaSilSebeplere odaklanmak☺️
YanıtlaSilKaleminize yüreğinize sağlık çok güzel
YanıtlaSilbana hayatın "hayır"ları aslında baya hayırlı olmuş görünüyor :)
YanıtlaSilYolda olmak.....
YanıtlaSilVazgeçişler arttıkça insanın önüne imkanlar çıkmaya başlıyor…
YanıtlaSilKaleminize sağlık…